Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Oct 27
Rating:
Türk Ceza Kanunu 85. Maddesi, taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişiyi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırmaktadır. Kişinin gerçekleştirdiği fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da birden fazla kişinin ölümüyle birlikte bir ya da daha fazla kişinin yaralanmasına neden olmuşsa, kişi bu sefer iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Düzenlenen bu suç kasten öldürme suçundan farklıdır. Kasten öldürme suçuna vücut veren kast unsuru, taksirle öldürmede yerini taksire bırakır.
Trafik Kazası Sonucu Taksirle Adam Öldürme
Taksirle öldürme suçunda en sık karşılaşılan tür trafik kazası nedeniyle ölümün meydana gelmesidir. Bu nedenle trafik kazası sonucu adam öldürme fiilini de bu kapsamda değerlendirmek gerekecektir.
Taksir, dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya düzene, buyruklara ve talimata uymazlıktan doğan kusurlu olma durumu olarak tanımlanmaktadır. Taksirle yapılan haksızlık kişilerin canını tehlikeye düşürebilir. Ancak kişi taksirli hareket ederken başkasının canını tehlikeye sokmak gibi bir amaç gütmemektedir. Yalnızca bir davranış normuna aykırı bir fiil işlediğinin farkındadır. Taksirle zarara neden olan kişilere sorulması gereken soru, özen yükümlülüğüne niçin riayet etmediğidir.
TCK 22’ de taksir kavramını düzenler. Buna göre taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek ceza failin kusuruna göre belirlenir. Birden fazla kişi taksirli suçu gerçekleştirdiğinde herkes kendi kusurlu fiilin dolayı cezalandırılır. Taksirle işlenen bir fiilin cezalandırılabilmesi için mutlaka kanunda açıkça belirtilmedir. Çünkü Ceza Hukukunda kural suçların kasten işlenmesidir. Taksir istisnai özellik gösterir. Kastta, uyulması gereken kurallara bilerek ve istenerek uyulmamaktadır ancak taksirde dikkatsizlik ve önemsizlik vardır. Taksirli suçta fail hareketini bilerek isteyerek iradi olarak gerçekleştirmekte ancak neticeyi istememektedir. Cezalandırılma nedeni, kurallara dikkat etmemesi, özensizliğidir.
Bilinçli Taksirle Öldürme
Bilinçli taksirin olması durumunda faile verilecek ceza üçte birden yarısına kadar arttırılır. Bilinçli taksirde fail neticeyi öngörmekte ancak bu neticenin meydana gelmeyeceğine dair bir güven duymaktadır. Neticenin gerçekleşmemesi yönünde çalışır ancak netice yine de gerçekleşmektedir. Bu bakımdan olası kasttan da farklıdır. Olası kastta neticenin gerçekleşmesi muhtemeldir ve fail yine de neticeyi kabullenmektedir. Olası kast ve bilinçli taksirin farkını ortaya koymak her durumda çok kolay gerçekleşmemektedir. Her olay kendi içinde, sanığın olay sonrası tutumu, aralarında husumetin varlığı, olay sırasındaki sanık ve mağdurun pozisyonu, atış ve darbe sayısı ve failin neticeyi iradi olarak istediğine yönelik bulgular gibi verilerle değerlendirilerek bilinçli taksir olası kast ayrımı yapılır.
Yargıtay’ın taksirle ilgili görüşünün belirlenmesinde vermiş olduğu kararlara bakılması kanaatindeyim:
- Eşi tarafından barınağın etrafında karartıların olduğu ve köpeklerin havladığı kendisine bildirilen failin hırsızları korkutmak için korku ve heyecanla havaya gelişigüzel ateş etmesi sırasında bir kurşunun isabetiyle adam öldürme fiili taksirle adam öldürmedir.
- Bahçeyi korumak için tellere elektrik verilmesinde, sanık bahçeyi korumak kastıyla hareket etse de, eylemin sonuçlarını görüp isteyerek hareket etmesi nedeniyle kasten öldürme suçu oluşur.
- Su bulunmayan bir köyde açılan kuyunun üzerinin kapatılmaması tedbirsizlik değildir.
- Sanığın iki yaşındaki çocuğunu uyutup hayvanlarını sağmak için dışarı çıktığında, çocuğun evden ayrılıp su çukuruna düşmesinde sanığın kusuru bulunmamaktadır.
- Aşırı alkol alıp, uykusuz ve trafik kurallarına dikkat etmeden araç kullanıp karşı şeride geçerek ölümlü kazaya sebep olan sanığın eyleminde bilinçli taksir bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 13.12.1993 tarihli ve 221/317 sayılı kararında taksirin unsurlarını bu şekilde belirtmiştir;
- Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması
- Hareketin iradili
- Neticenin iradi olmaması (istenmemiş olması)
- Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunmaması
- Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık
- Neticenin öngörülebilir (tahmin edilebilir) olması. (Failin yaşı, eğitim öğrenim durumu, kültür düzeyi, mesleği, sosyal ve ekonomik durumu, kişisel gelişim düzeyi, yaşadığı çevrenin koşulları)
Sonuç olarak taksirle öldürme suçu, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında yer alan neticesi öngörülmeyerek veya öngörülmesine rağmen istenmeyerek kişilerin ölümüne neden olmak olarak tanımlanabilir. Suçla korunan hukuki değer yaşam hakkıdır. Suçun konusunu yaşayan bir insan oluşturur. Faillik için özel faillik niteliği aranmadığından herkes fail olabilir. Mağdur da canlı her insan olabilir. Doğmamış çocuğa karşı yapılan fiiller çocuk düşürme suçunu oluşturmaktadır. Taksirle hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez, bilinçli taksir halinde verilecek cezada yarıdan altıda bire indirim yapılabilir. Örneğin bir babanın taksirle oğlunun neden olması durumunda ceza verilmeyebilir veya cezada indirime gidilebilir.
Taksirle Öldürme Suçunun Fiil Unsuru
Taksirle öldürme suçunun maddi unsurunu taksirli hareket oluşturur. Bu hareketlerin neler olacağı kanunda tek tek sayılmadığından serbest hareketli bir suçtur. Her halde yapılan hareketin taksirle öldürme sonucunu doğurmaya elverişli olması gerekir. Taksirli eylem, icra bir şekilde ortaya çıkabileceği gibi bebeğin soğukta unutulup hastalanarak ölmesine neden olmak gibi ihmali bir davranışla da işlenebilir. İhmali davranışla öldürmeden kişinin sorumlu tutulabilmesi için neticeyi önleme konusunda kanundan, sözleşmeden veya ön gelen tehlikeli durumdan dolayı neticeyi önleme yükümlülüğü bulunmalıdır. Verdiğimiz örnekte annenin kanundan doğan bakım gözetim yükümlülüğü bulunur, dolayısıyla anne garantör sıfatına haizdir. Hız limitinin aşılarak ölüme neden olunması, düğünde silahla ateş etmenin gelenek sayıldığı yerde alkolsüz olarak havaya ateş edilerek ölüme neden olunması gibi fiiller bu suça vücut vermektedir.
Taksirle Öldürme Suçunda Teşebbüs
Taksirli bir suçun oluşması için mutlaka kanunda tarif edilen neticenin gerçekleşmesi aranır. Taksirli suçlarda teşebbüs mümkün değildir. Taksirle öldürme suçunun da oluşabilmesi için taksirli hareket sonrası ölüm neticesinin meydana gelmesi aranır. Ölüm neticesi meydana gelmemişse taksirle öldürme suçuna teşebbüs olmaz. Eğer kişi yaralandıysa taksirle yaralama gündeme gelebilir. Ayrıca meydana gelen ölüm neticesi ile taksirli hareket arasında nedensellik bağı bulunmalıdır. Fail meydana gelen ölüm neticesini önlemek için gereken özeni gösterseydi ölüm neticesi meydana gelmezdi diyebiliyorsak hareket ile netice arasında nedensellik bağının olduğu kabul edilir. Neticenin meydana gelmeyeceği kesin olarak bilinemese de muhtemelen meydana gelmeyecek olması yeterlidir.
Taksirle Adam Öldürme
Taksirle öldürme suçunun manevi unsurunu taksir oluşturur. Yalnızca hareketin yapılması ve hareketin ölüme neden olması, suçun oluşması için yeterli değildir, ayrıca somut olayda failin objektif dikkat ve özen yükümlülüğüne uygun davranıp davranmadığının tespiti gerekir. Zaten kasten öldürme suçu ile taksirle öldürme suçu arasındaki farklılık manevi unsurdan kaynaklanır. Taksirle öldürmede fail bir insanın öleceğini bilerek ve isteyerek hareket etmemekte, objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi nedeniyle öngörülebilir ölüm neticesini öngörmeyerek ölüme neden olmaktadır. Suçun oluşması bakımından taksirin türü önemli değildir, ancak bilinçli taksirin varlığında cezada artırım yapılacaktır. Adi taksir- bilinçli taksir ayrımına ilişkin bazı Yargıtay Kararları;
- Geceleyin, hızla ve alkollü bir şekilde araç kullanıp, direksiyon hakimiyetinin yitirilerek ve sürüklenip ağacın devrilmesine neden olunmasında bilinçli taksir bulunur.
- Gündüz, solama yasağı olmayan yerde, solama yapmaya çalışırken direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesinde adi taksir bulunur.
- Sanığın ışık kontrolü bulunan kavşakta, kırmızı ışıkta beklerken diğer araçların sollanarak yeşil ışıkta geçen yayaya çarpılmasında bilinçli taksir bulunur.
- Karlı ve buzlu yolda aşırı hızla aracın savrularak ölüme neden olunmasında bilinçli taksir bulunur.
- Başka neden olmadan yalnızca hızlı araç kullanılması bilinçli taksirin varlığı anlamına gelmez.
Taksirle Öldürme Suçu Cezası
Taksirli suçların cezası, kasten işlenen suçlara göre daha az belirlenmiştir. Kasten öldürmenin cezası müebbet hapisken taksirle öldürmenin ilk halinin cezası iki yıldan altı aya kadar hapis cezasıdır. Sanığın fiili, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuşsa, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Failin bilinçli taksirle hareket etmesi halinde verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır. Hâkim taksirin yoğunluğu ve meydana gelen zararın büyüklüğüne göre cezalandırmada alt ve üst sınırlar arasında takdir hakkına sahiptir. Taksirin yoğunluğu hakimin topladığı belgeler, keşif ve bilirkişi raporları, ölen sayısı, yaralıların durumlarının ağırlığı gibi ölçütlerle belirlenir.
Kasten öldürme suçunda uygulanan belli haklardan yoksun bırakma güvenlik tedbiri taksirli işlenen suçlara uygulanmaz. TCK 53’te yer alan bu kısıtlama taksirle öldürme suçunda da uygulanmayacaktır. Ancak belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçlarda, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere bu meslek ve sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin alınmasına karar verilebilir. Yasaklama hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.
Taksirli suça verilen uzun süreli hapis cezası sadece para cezasına çevrilebilir. Bilinçli taksirin varlığı halinde cezanın paraya çevrilmesi söz konusu değildir. Uygulamada paraya çevirmenin mümkün olduğu durumlarda genellikle asıl mahkûmiyet adli para cezası şeklinde verilmektedir. Diğer koşulların da varlığı halinde taksirle öldürmeden dolayı iki yıla kadar olan hapis cezası ertelenebilir. Bu süre fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmemiş kişiler bakımından üç yıldır. Hapis cezası TCK 52 uyarınca adli para cezasına çevrildiyse erteleme uygulanmaz.
Taksirli suçtan faile verilecek ceza kusuruna göre belirlenir. Birden fazla kişinin işlediği taksirli suçlarda her fail, kendi kusurundan dolayı sorumlu olur ve cezalar her failin kusuruna göre belirlenir. Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevî durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir hâlinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir. Bu hükmün uygulanabilmesi için maddede yer alan mağduriyetin hem ailevi hem de kişisel olması gerekir. Yargıtay kararlarında da söz konusu hükmün uygulandığı hallerde akrabalık ilişkisinin bulunduğu göze çarpmaktadır.
Taksirle öldürme suçunda dava zamanaşımı süresi suçun işlendiği tarihten itibaren on beş yıldır. Görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir. Davaya bakmak yetkisi ise suçun işlendiği yer mahkemesindedir. Taksirle öldürme suçu şikâyete tabi değildir, kendiliğinden takip edilir.
Av. Tuğsan YILMAZ
Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu başlıklı güncel diğer yazımızı da okumanızı öneririz.
Merhaba yakınım trafik kazası geçirdi. Karşı taraftan 4 kişi öldü. 3 ay tutuklu kaldıktan sonra, Mahkeme ilk duruşmada 10 yıl ceza verdi. Cezaya itiraz ettik bölge mahkemesine temyiz yaptık. Bölge mahkemesinden cevap geldi. İtirazımızı kabul etti. Kararı bozdu. Gelen kararda ceza miktarının fazla olduğundan kesin olarak düşürülmesine karar verilmiştir hükmü yer alıyordu. Mahkeme tekrar ilk mahkemenin olduğu yerde görüldü. Değişen tek şey savcılardı hakimler aynıydı. İlk mahkemede şahitler dinlemedi hakim herşeyi reddetti. İkinci mahkemede yine aynı kararı verdiler. Yani 10 yıl hapis cezası verdiler. Dava bitti. Tam 8 aydır kapalı cezaevinde yatiyor. Sorum şudur cezanın düşürülmesi gerek miyor mu ? Verilen ceza sizcede çok değil mi? Şimdiden teşekkür ederim. İyi günler.