Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on May 30
Rating:
Tedavi sürecinde amaç hastanın bozulan sağlığını iyileştirmek veya mevcut sağlık durumu korumaktır. Bu bağlamda hekimin yükümlülükleri olduğu gibi hastanın da yerine getirmesi gereken yükümlülükleri vardır.
I. Hastanın Tedavide İşbirliği Yapması
Hekimin mesleki anlamda başarılı olması yahut tedaviyi tam anlamıyla doğru uygulaması tedaviden sağlanacak maksimum faydanın elde edileceği anlamına gelmemektedir. Başarılı bir tedavi için hastanın işbirliği önem arz etmektedir. Ancak hukuksal açıdan hastanın işbirliğine zorlanması mümkün değildir. Hastanın tedavide hekimle işbirliği içersinde olması kendi menfaatinedir. Uygulamada, hastanın ilaçlarını hekimin önerisine uygun olarak düzenli bir biçimde alması, egzersiz programına tam olarak uyması, kaçınması gereken fiziksel aktivitelerden uzak durması hastanın tedavide işbirliği yaptığına örnek olarak gösterilebilir. Hastanın işbirliği yapmaması halinde, hekimin tedavide herhangi bir kusuru yok ise meydana gelen neticeden hekimin sorumlu tutmak mümkün olmayacaktır.
Hastanın işbirliği sadece tedavi kısmını kapsamamakta, teşhis kısmını da içermektedir. Hekimin hastanın bünyesinde meydana gelen belirtileri tam olarak kavrayabilmesi hastanın doğru aktarımı neticesinde vücut bulabilir. Oysa ki, günümüzde bazı hastaların utanç duygusu nedeniyle belirtilerin tamamını hekime aktarmaktan imtina ettiği gözlemlenmektedir.
II. Hastanın Doktor Tavsiyelerine Uyması
Tedaviyi üstlenen doktorun hastaya sadece tavsiyelerini aktarması bazı durumlarda yetersiz kalmaktadır. Her hastanın kişiliği birbirinden farklı olacağından, bazı hastaların tedavi aşamasında motive edilmesi gerekmektedir. Hekim tedavide ilaç kullanımına ilişkin tavsiyelerde bulunurken komplike anlatım biçimlerinden uzak durmalı ve vereceği tavsiyeleri olabildiğince basite indirgemelidir. Hastanın hekimin tavsiyelerine uymaması nedeniyle sağlığını kazanamadığı durumlarda da hekim, mesleğinin icrası nedeniyle ödenmesi gereken ücreti talep edebilir.
III. Hastanın Tedaviye Katlanması ve Rıza Göstermesi
Hastanın katlanma yükümlülüğü kısaca, hastanın tedavi sürecinde pasif işbirliği içerisinde olmasıdır. Hastanın tıbbi müdahaleye katılmaması basit anlamda sözleşme ihlalidir. Bu bağlamda hasta, muayene ve tıbbi müdahaleye hukuk ve sözleşme sınırları içerisinde katlanmak ile mükelleftir. Hastanın tedavide büyük acı çekmesi, hekimin hastanın sağlığını veya vücut bütünlüğünü tehlikeye atacak düzeyde orantısız müdahalesi vb. durumlarda hasta tedaviye katlanmak zorunda değildir. Hastanın yasal bir zorunluluk bulunmaksızın hekim tarafından uygulanan tedaviye rıza göstermemesi durumunda hekim başka tedavi yollarına başvurabilir. Hastanın kendi geleceğini belirleme hakkı çerçevesinde tedaviye rıza göstermemesi, hekim ile akdetmiş olduğu sözleşmeden kaynaklanan ifa borcunun ihlali olarak değerlendirilmemelidir.
Hastanın muayeneye veya tedaviye rıza göstermesindeki irade özgürlüğü yasal katlanma yükümlülükleri bakımından geçerli değildir. Örneğin kişi ceza kovuşturmasında muayeneye katlanmak zorundadır.
IV. Hastanın Ücret Ödeme Borcu
Kamu hastanesi ve özel hastane veya muayenehane fark etmeksizin kanunda belirtilen istisnalar haricinde hasta teşhis, tedavisinin ve bakımının yürütülmesi nedeniyle hekim yahut hastaneye ücret ödeme borcu altına girmektedir. Hekim veya hastane hastanın ücret ödeme yükümlülüğünü kötüye kullanmamalı, gereksiz tetkiklerden kaçınmalı ve yatarak tedavilerde hasta menfaatini göz önünde bulundurmalıdır.
V. Hastanın Bildirim Zorunluluğu
Hekim hastalığa ilişkin tanı ve tedavi aşamalarında kural olarak hastanın önceki hastalıklarını, bilinen alerjilerini ve hassasiyetlerini sormak durumundadır. Hasta ise geçirmiş olduğu hastalıkları, kazaları, ameliyatları vb. durumların tamamını tedaviyi yürütmekle görevli doktora anlatmak ile yükümlüdür. Hastanın gerekli bildirimi yapmaktan imtina etmesi, hekim ile hasta arasındaki sözleşmenin ihlal edilmesine neden olduğu gibi uygulanacak olan tedavi yöntemi nedeniyle sağlık durumunun risk altında olmasına da sebep olabilmektedir.
Yorum yap