Title: HASTANIN TEDAVİSİNDE HEKİMLERİN VE DİĞER SAĞLIK PERSONELİNİN İŞBİRLİĞİ
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on May 21
Rating: 5.0

Çoğu zaman hastalığın teşhis ve tedavisi sürecinde birden fazla hekimin, uzmanın ve sağlık personelinin işbirliği içerisinde ve birlikte tıbbi müdahalede bulunması gerekir. Örneğin ameliyata alınacak bir hastanın ameliyat öncesi teşhisinde dâhiliye uzmanı hekim, radyologlar ve genel cerrahi hekimi işbirliği yapabildiği gibi ameliyat esnasında anestezi uzmanı ve diğer teknisyen ve sağlık personeli de görev almaktadır. Bu nedenle ceza hukuku ve özel hukuk bakımından tıbbi müdahalede kusurun paylaştırılması ve tespiti konusu önem kazanmaktadır. Ceza hukukunda cezaların şahsiliği prensibi gereği hastaya tıbbi müdahalede bulunmuş hekim ve sağlık personelinden hangisinin kusurlu bulunduğu tespit edilmelidir. Zira açılacak olan hukuk ve ceza davalarında davalı konumunda yer alan şahıs ve kurumların tam ve doğru bir biçimde tespit edilememesi davanın reddi sonucunu doğuracaktır.

Sağlık hukukunda çok yönlü iş paylaşımına günümüzde sıkça rastlanmaktadır. Bundan mütevellit koordinasyonun sağlanması güçleşmekte ve kontrolü de yüksek düzeyde dikkat ve özen gerektirmektedir. Tabiri caiz ise takım çalışması nedeniyle meydana gelecek organizasyon eksiklikleri tıbbi müdahalede bulunan takım elemanlarının iletişim, koordinasyon, yeterlilik ve yetki sınırları kusurlar ile meydana gelebilmektedir. Şöyle ki, birden fazla hekim tarafından uygulanan tedavi yöntem ve tedbirlerinin birbiriyle uyumlu olması, karşılıklı bilgi alışverişinin gerektiği ölçüde muntazam olarak gerçekleştirilmesi, yardımcı sağlık personelinin görevini yapabilecek düzeyde donanımlı ve eğitimli olması, sorumluluk alanlarının net bir biçimde belirlenmesi ve kimsenin kendi sorumluluk alanında görmediği boş alanların bırakılmaması gerekmektedir.

Takım çalışması ile tedaviyi yürüten ekipte görev alanlarının tam olarak belirlenmesi ve yetki alanlarının net bir biçimde ortaya konup sınırlandırılmasına ‘yetki sınırlaması’ denmektedir. Böylelikle tedavide kusuru bulunan personelin tespiti daha basite indirgenmiş olacak ve kusurlu personelin hatasından dolayı diğer bir personelin sorumlu tutulması engellenmiş olacaktır.

Diğer bir temel ilke/prensip ise ‘güven prensibi’ dir. Kural olarak hekim tedavi sürecine katılan meslektaşının yapmış olduğu teşhis ve tedaviye güvenerek ve uzman meslektaşının gerekli özen yükümlülüğü içerisinde hatasız hareket ettiğini varsayarak süreci devam ettirebilir. Bunun istisnası, tedaviye devam eden hekim tarafından önceki teşhis ve tedavide açık bir nitelendirme hatasının veya hatalı bir müdahalenin varlığının tespitidir. Böyle bir durumda hekimin diğer meslektaşının hatalı tanı koyduğuna veya tedavi uyguladığına dair sağlam dayanak noktaları ve buldular gerekmektedir. Hekim, meslektaşının yaptığı eksik ve/veya yanlış tıbbi müdahale nedeniyle artık güven prensibine dayanamaz. Zira hekim, hastaya yönelik zararları önleme yükümlülüğü altındadır.

Hekimler Arası Yatay ve Dikey İşbirliği

Hekimlerin eşit düzeyde olması ve diğer bir hekimden emir almaması durumunda aradaki ilişki yatay işbirliğini gösterirken, mesleki ast ve üstlük ise dikey işbirliğini göstermektedir. Tedaviyi asıl yöneten hekim gerekli koordinasyonu sağlamalı ve yetki aşımına mahal vermeyecek tedbirleri almalıdır. Aksi takdirde hekimlerin müteselsil olarak sorumludurlar. Ancak şef hekimin diğer hekimleri kontrol gibi bir yükümlülüğünden söz edilemez. İstisnası, kontrolü gerektirecek somut bulguların mevcut olmasıdır. Örnekle açıklamak gerekirse ameliyat esnasında cerrahın anestezistin görevini kontrol etmesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Çünkü tıp teknolojisinin gelişmesi ile görev paylaşımı artmakta, hekimlerin uzmanlık alanları değişmekte ve güven prensibine riayet önem kazanmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus işbirliği içerisinde bulunan hekimlerin meslektaşlarının mesleki niteliği ile ilgili tereddütlerinin bulunup bulunmadığı noktasıdır. Örneğin, anestezistin mesleğini icra edebilecek düzeyde bilgi sahibi olup olmadığı konusunda sağlam bulgu ve dayanaklara sahip olan cerrah ameliyathane sorumlusu operatör konumunda olduğundan ve hastaya zarar vermeme yükümlülüğü nedeniyle ameliyatı iptal etmek veya başka bir anestezist ile ameliyatı sürdürmek durumunda kalabilir. Zira anestezistin kastı yahut ihmali hastanın sakat kalmasına yahut ölümüne neden olabilir. Yüksek mahkeme vermiş olduğu bir kararda, anestezistin ihmali sonucu felç geçiren bir hastadan dolayı cerrahın sorumlu tutulamayacağına karar vermiştir.

Av. Tuğsan YILMAZ