Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Jul 7
Rating:
Miras kalan malvarlığında birden çok kişi hak sahibiyse tereke ortak bir yönetime yani elbirliği mülkiyetine geçer. Bu durumda herkes tereke üzerinde hak sahibidir fakat kişisel tasarruf (satma , kiralama , devretme vs) yapma yetkileri yoktur. Mirasın paylaşılmasının amacı ; miras bırakılanlarda birden çok kişinin hakkı olması durumunda her bir kişinin miras üzerinde bağımsız ve kişisel bir şekilde hakka sahip olup miras kalan tereke üzerindeki payında kendi iradesi ile ve sadece kendine özel tasarruf yetkisine sahip olmasıdır.
Miras Taksim Sözleşmesi Nedir?
Miras taksim sözleşmesi; mirasın mirasçılar arasında nasıl ve ne şekilde paylaşılacağını belirten özel bir sözleşme şeklidir. Bu sözleşme ile paydaşlar mirasın nasıl paylaşılacağını özgür iradeleri ile belirler ve kendilerini bağlarlar. Miras taksim sözleşmesinin geçerli olabilmesi için bütün mirasçıların ilgili kanun hükümlerinin dışında mirastan kimin ne kadar alacağını ve nasıl paylaşılacağını özgür iradeleriyle baskı ya da zorlama altında kalmadan belirlemeli ve bunu kabul etmeleri gerekmektedir. Sözleşme açısından tüm mirasçıların olması geçerlilik şartıdır. Başka bir ifade ile tüm mirasçıların paylaşımda anlaşmaması ve sadece bir kısım mirasçıların anlaşması ile paylaşım sözleşmesi yapması mümkün değildir.
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 1976 / 3781 E. 1976 / 3989 ve 10.05.1976 tarihli kararında ”Gıyap kararı tebliğ edildiği halde, (G) ve (P) duruşmada bulunmadıklarından, mühürlerini inkar etmiş sayılmışlar ve anılan tanık eksikliği yüzünden de sözleşmenin bunlarda ilgili bölümü geçersiz kabul edilmiş, davalı taraf hükmü temyiz etmemiş,böylece usulsüz düzenleme kesin hal almış, şu suretle, mirasçılardan ikisi sözleşmeye katılmamış durumuna girmişlerdir. Oysa tüm mirasçılar katılmadıkça taksim sözleşmesi geçerlik kazanmaz. O halde taksim sözleşmesinin tamamının iptal edilmesi gerekirken kısmen iptal olunması usul ve kanuna aykırıdır. ”
Yargıtay Hukuk Dairesi 10.12.2009 gün ve 2009/10114-12836 sayılı ilamında , ”Davalı İsmail vekilinin kararı temyizi üzerine Özel Dairece hüküm 33 nolu parsel yönünden onanmış; ıslah konusu taşınmazlar yönünden ise, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığına ve miras bırakanın eşi Hatice’nin sağ olduğu halde 21.02.1980 tarihli miras taksim sözleşmesinde yer almamasının sözleşmeyi geçersiz kıldığına işaretle ve yukarıya metni aynen alınan gerekçe ile bozulmuştur.”
Miras taksim sözleşmesinin geçerli olması için yaşayan tüm mirasçılarla beraber yapılması gerektiği yargıtay kararlarıyla da geçerlilik şartı sayılmıştır. Ancak paydaşlar içerisinde fiil ehliyeti olmayan kişiler varsa onların adına yasal temsilcilerinin iradelerini açıklamaları ile de miras paylaşma sözleşmesi yapılabilir. Sözleşmeye paydaş yerine vekili de yetkili olduğuna dair belgesi olması şartıyla katılabilir. Buna karşın vasinin katılması söz konusu ise ; Sulh hakiminden alınan izin yeterlidir. Sözleşme nedeniyle veli ve küçüğün çıkarlarının ters düşmesi durumunda ise kayyum atanır.
Paylaşma sözleşmesine tüm mirasçıların katılıp katılmadığının tespiti için mirasçılık belgesinin (veraset ilamının) bulunması gerekmektedir. Yargıtay’ca verilen “Murise ait veraset ilamı istenmeden hüküm tesis edilmesi hatalıdır. Uyuşmazlığın çözülebilmesi için öncelikle veraset ilamı alınmalı ve tüm mirasçıların kesin olarak saptanılması gerekir.” kararları da veraset ilamının mutlaka ve muhakkak bulunması gerektiği yönündedir.
Aynı zamanda sözleşme kesinlikle yazılı olmalı ve tüm yasal mirasçıların sözleşmedeki paylaşımı kabul ettiklerine dair sözleşmenin altında imzalarının olması zorunludur.
Miras taksim sözleşmesi yalnızca miras bırakanın ölümünün ardından , miras açılınca yapılabilir. Miras bırakan ölmeden önce yapılan sözleşmeler ahlaka aykırı olduğu için geçersiz sayılır.
Miras taksim sözleşmesinin yapılması için tereke mallarının tümünün paylaşılmasına gerek yoktur. TMK 676/II’ye göre,” Paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar, tereke mallarının tamamı veya bir kısımı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler” denilmektedir. Bu hüküm paylaşma sözleşmesinin yapılabilmesi için terekedeki belirli bir kısmın yeterli olduğunu aynı zamanda da paylaşılan malların paylı mülkiyete geçmesine olanak tanıdığını belirtmektedir. Sözleşme kısmi bir tereke üzerinden yapıldığında kalan terekenin paylaşımı ortak karar alınarak daha sonraya bırakılabilir.
Miras taksim sözleşmesi yapılıp imzalandıktan sonra paydaşlar bu sözleşmeye zaten hür iradeleriyle karar verdikleri için itiraz edemeseler de hep beraber karar alıp yeni bir paylaşma sözleşmesi daha yapabilirler.
Miras taksim sözleşmesinin yapılması terekedeki malları direk paydaşın üzerine geçirmez , sadece bunların geçmesi için hak doğurur. Paydaş bu sözleşmeye dayanarak sözleşmedeki malların tescilini , kendine devrini isteme veya sözleşmenin esasının yerine getirilmesi için diğer paydaşları zorlama hakkına sahip olur. Aynı zaman da bu sözleşme mülkiyetin geçirilmesi işleminin yasal dayanağını da oluşturur. Bu açıdan paylaşma sözleşmesi tarafları bağlayıcı niteliktedir.
Miras Taksim Sözleşmesi Şartları
Miras taksim sözleşmesi şekil şartı açısından yazılı şekil şartına bağlıdır ve yaşayan tüm mirasçılar tarafından yapılmalıdır. Kanunda resmi şekil şartı zorunluluğuna dair hüküm bulunmadığı için adi yazılı yapılabilir ancak tapu sicil memuru önünde de yapılmasına engel yoktur. Ancak taşınmazda paylaşmadan önce paylı mülkiyet mevcutsa bu taşınmazın temliki resmi şekilde yapılmak zorundadır.
Yine miras taksim sözleşmesinde hayatta olan bütün mirasçılar bu paylaşıma hür iradeleriyle karar vermelidir. Aynı zamanda sözleşmenin geçerli olması için sözleşmenin altında kesinlikle her mirasçının imzasının olması gerekmektedir. Paylaşma sözleşmesindeki imzalar konusunda herhangi bir kuşku varlığının olması durumunda bilirkişinin bu durumu açıklığa kavuşturması gerekmektedir. Ayrıca mirasçının imza yerine parmak izi , mühür veya el ile yapılmış herhangi bir işaret kulanması durumunda usulüne uygun onay alınması zorunludur.
Miras Taksim Sözleşmesi Davaları
Miras Taksim Sözleşmesi Gereği Tapu İptal ve Tescil Davaları
Sözleşmedeki paylaşma şeklinin aksine bir tescil yapıldıysa taraflar tapu iptali için dava açabilirler veya taraflarca sözleşme gereği tereke paylaşıldıktan sonra herkesin mülkiyetini kendi üzerine geçirmesi adına tescil davası açılabilir.
Miras Taksim Sözleşmesinden Doğan Alacak Davası
Miras taksim sözleşmesi ; mirasçılar tarafından yazılı olarak yapılan ve mirasçıların kendilerini bağladıkları bir sözleşme olmasından dolayı bir takım hak ve borçlar doğurmaktadır. Miras taksim sözleşmesi sözleşmeyi imzalayan herkese karşılıklı olarak borç yüklemektedir. Tarafların karşılıklı olarak borçları yerine getirmeleri sözleşmenin esasına uygun davranmaları zorunludur. Sözleşme imzalandıktan sonra tereke tarafların iradesine uygun olarak paylaşılır. Burada taraflara düşen borçlar terekeden kendilerine pay edilenler haricinde olan malları sözleşmenin esasına uygun olarak diğer paydaşlara teslim etmeleridir. Eğer taraflar sözleşmenin esasına uymazsa hakkı gasp olan taraf sözleşmeye bağlı alacağı için mahkemeye başvurabilir.
Misal olarak paylaşımın sonunda paydaşlar ; kendi payları haricindeki ellerinde olan maddi ya da manevi eşyaları teslim etmeyen tarafa malların kendilerine iadesi için veya bir taşınmazın satılmaması için karşı tarafa para ödemeyi kabul eden taraf bu parayı ödemezse ödeme yapması için dava açabilirler.
Miras Taksim Sözleşmesinin İptali Davası
Miras taksim sözleşmesinin ; esaslı hata olması halinde iptali ya da geçersiz sayılması mahkemeden istenebilir. Burada esaslı hatadan kasıt tarafların sözleşmeyi imzalarken yaptıkları irade sakatlıklarıdır. Taraflar sözleşmeyi imzalarken sözleşmenin esasına ilişkin hataya düşmüş , yanılmış veya bilerek hataya düşürülmüş ( kandırılmış ) olabilirler. Bunun dışında sözleşme taraflara zorla, korkutularak ya da tehdit edilerek imzalatılmış olabilir. Bu durumlarda taraflar mahkemeye başvurup sözleşmenin iptalini ya da bu sebeplerden dolayı geçersiz sayılmasını isteyebilirler. Ancak bu sebepler dışında terekenin eşit paylaştırılmaması kanunda eşit paylaştırılacağına dair hüküm bulunmadığından ötürü iptal veya geçersizlik sebebi sayılmamıştır.
Yargıtay 14.Hukuk Dairesi 2008-1037 E ve 1731 K sayılı kararında ”Paylaşma sözleşmesi yapılmasını düzenleyen Türk Medeni Kanununun 676. maddesi hükmünce de, bütün mirasçıları bağlayacak olan paylaşma sözleşmelerinde paylaşmanın eşit miktarla yapılacağına değinen amir bir hüküm yoktur. Hal böyle olunca, davacının paylaşmanın miktar eşitliği ilkesine aykırı yapıldığı iddiası dinlenemez ” demektedir.
Miras hukuku kapsamında avukatlık ve hukuki danışma hizmetlerimiz ücrete tabi olarak verilmekte olup talep halinde 0212 343 24 95 i arayabilirsiniz.
Miras taksim sözleşmesi ile ilgili yukarıda yer alan yazımız haricinde Miras Paylaşımı ( Taksimi) Davası yazımızda uzlaşılarak paylaşılamayan miras malvarlığının paylaşılması için açılacak olan dava süreci hakkında hukuki bilgiler yer almaktadır.
Yorum yap