Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on May 27
Rating:
A. Sözleşmeden Yararlanma Bakımından Sendikalı-Sendikasız Ayırımı Yasağı
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nda toplu iş sözleşmesinden, taraf işçi sendikasına üye olanların yararlanmaları esası 9. maddede düzenlenmiştir. Kanunun 9. maddesindeki sendika üyesi ile ilgili hükümde ’sözleşme ile bağlı kalır’ ifadesi kullanılmamış, üyeliğin devam etmesi koşulu ile ‘sözleşmeden yararlanır’ sözlerine yer verilmiştir. 2822 sayılı kanunun 9. maddesi ve 2821 sayılı kanunun 31. maddesindeki hükümler birlikte ele alındığında sözleşmeden yararlanmanın konusu ve kapsamı ortaya çıkmakta ve yararlanma deyimi anlam kazanmaktadır.
2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31. maddesinin 3. ve 4. Fıkralarına göre; ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konuları dışında kalan, işin sevk ve dağıtımına, işçinin mesleki ilerlemesine disiplin hükümlerine, diğer çalışma koşullarına ve bu arada çalışma süresi, yıllık ücretli izin süreleri gibi hükümler ile çalıştırmaya son vermeye ilişkin toplu iş sözleşmesi hükümleri taraf sendika üyesi olsun ya da olmasın işyerindeki bütün işçilere uygulanır. Paraya ilişkin sözleşme hükümlerinden yararlanmada ise 2822 sayılı kanunun 9. maddesi hükümleri göz önüne alınır.
B. Uygulanma Alanının Kişi ve Yer Bakımından Sınırı
Bir toplu iş sözleşmesinin kişiler açısından uygulanma alanına, sözleşmenin tarafı işveren sendikasının üyesi olan veya sendika üyesi olmayan işveren ile onun sözleşmeye taraf işçi sendikası üyesi olan işçileri ve bazı yasal koşullarla sözleşme kapsamına sokulan diğer işçileri girer.
İşyerlerindeki bazı işlerin alt işverenlere verilmesi uygulaması son zamanlarda yaygınlık kazanmış ve özellikle toplu sözleşme düzeninde sorunlar yaratmıştır. Bunlardan biri alt işveren işçilerinin asıl işverenle yapılan toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağıdır.
Bu konuda Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 1987 yılında aldığı kararda, alt işverenin sendika üyesi olan işçisinin asıl işverenle yapılan toplu iş sözleşmesinden yararlanacağı sonucuna varmışken, yine Yargıtay 9. Hukuk dairesi 1996 ve sonraki yıllarda verdiği kararlarda aksi görüşü savunmuş, şayet alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesi varsa o toplu iş sözleşmesinin hükümleri uyarınca hesaplanacak haklardan asıl işverenin de birlikte sorumlu olması gerekir demiştir. Aksi durumda yani alt işverenin işçilerini kapsayan bir toplu iş sözleşmesi yoksa alt işveren işçisinin asıl işverenin taraf olduğu sözleşme hükümlerinden yararlandırılması doğru değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da aynı sonucu kabul etmiştir.
Alt işveren işçileri için ayrı bir toplu iş sözleşmesinin yapılması olanağı ile ilgili olarak İş Kanununda yeni bir hükme yer verilmiştir. Buna göre asıl işveren, alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.(md 2/VI)
C. Toplu İş Sözleşmesinden yararlanabilecek Olan İşçiler
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 9. maddesinde, bir işyeri için yapılan toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasına üye olan ve olmayanların yararlanmalarına ilişkin esaslara yer verilmiştir. 9. maddede, toplu iş sözleşmesinin geçmişi etkilemesi durumuna da değinilmiş ve bu durumda sözleşme hükümlerinden yararlanacak olanlar ile bunun yasal koşulu belirtilmiştir.
Toplu iş sözleşmesinden yararlanacak işçiler kapsamına toplu iş sözleşmesine taraf olan sendika üyesi işçiler, söz konusu sendikaya üye olmayan ama dayanışma aidatı ödeyerek yararlanan işçiler ile toplu iş sözleşmesinin Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu md 11’deki şartları taşıması halinde diğer iş kollarına da teşmil edilmesi ile yararlanacak olan işçiler girer.
I. Toplu İş Sözleşmesine Taraf İşçi Sendikası Üyelerinin Sözleşmeden Yararlanmaları
2822 sayılı kanunda, toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikası üyelerinin yararlanacakları açıkça belirtilmiştir.( md 9/1) Toplu iş sözleşmesi, işyeri, işyerleri veya işletme toplu iş sözleşmesi şeklinde yapılmış olabilir. Önemli olan, yapılmış bulunan toplu iş sözleşmesinin kapsamına giren bir işyerinde çalışan işçinin taraf sendikaya üye olup olmadığıdır.
Kanuna göre, toplu iş sözleşmesinin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren sözleşmeden yararlanırlar.(md 9/2)
Yargıtay’ a göre, bir olayda işçinin sendikaya üyeliğinin işverene bildirilmemesi nedeni ile sözleşmeden yararlanma olanağının bulunmaması ve ayrıca, işçinin emekli olduğu gün sendikaya üye olarak fark kıdem tazminatı isteminin iyiniyet kuralları ile bağdaşmaması nedeni ile kıdem tazminatı talebinin reddi gerekir.(Yargıtay 9. HD, 5.2.1996, E. 1995/26374 K)
II. Toplu İş Sözleşmesine Taraf İşçi Sendikasına Üye Olmayanların Sözleşmeden Yararlanmaları
Üye Olmayanların Dayanışma Aidatı Ödeyerek Sözleşmeden Yararlanmaları
275 sayılı eski kanunda olduğu gibi, 2822 sayılı kanunda da, toplu iş sözleşmesine taraf sendikaya üye olmayan işçilerin dayanışma aidatı ödeyerek sözleşmeden yararlanmalarına ilişkin hükme yer verilmiştir. Ancak, eski kanundan farklı olarak, dayanışma aidatı ödemek sureti ile sözleşmeden yararlanmada taraf işçi sendikasının muvafakatinin aranmayacağı hususu kanunda açıkça belirtilmiştir.(md 9/3)
2822 sayılı kanun sözleşmenin imzalanması sırasında taraf sendikaya üye olan ve daha sonra üyeliği sona eren işçilerin sözleşmeden yararlanmalarını, sözleşmenin imzalanması tarihinde üye olmayanlar ya da sonradan işe girmiş olanlarla birlikte dayanışma aidatı ödemeleri koşuluna bağlamıştır.(md 9/3)
Dayanışma Aidatı Kavramı
Dayanışma aidatı sendikasız ya da başka sendikaya üye olan işçilerin söz konusu toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri için sendikaya ödenen bir miktar para olarak tanımlanabilir.
Dayanışma aidatı üyelik aidatının üçte ikisi olarak kararlaştırılmıştır. Sendika üyelik aidatı için sendikalar kanunu md 23’e göre ‘İşçinin ödeyeceği aylık üyelik aidatı o işçinin 1 günlük çıplak ücretini geçemez’ hükmü getirilmiştir. Dayanışma aidatı da üyelik aidatının üçte ikisi olacağına göre sendikalar kanunu md 23 sınırlamasını göz önüne almak gerekir.
Dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanma anı talep tarihidir. Yararlanma talep tarihinden itibaren söz konusu olur.
Sendikanın Muvafakati İle Sözleşmenin Üye Olmayanlara Uygulanması
Sendikalar kanununa göre, işçi ve işveren kuruluşlarının kendi faaliyetleri ile üyelerine sağladıkları hak ve menfaatlerin üyesi olmayanlara uygulanması, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla, kuruluşun yazılı muvafakatine bağlıdır.(md 36). Ancak bugüne kadarki uygulamada işçi sendikalarının üye olmayanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi için yazılı bir muvafakat verdiği görülmemiştir.
Sendikalar kanununun 36. maddesindeki, 2822 sayılı kanun hükümlerinin saklı olduğuna ilişkin ifadeye, üye olmayanların toplu iş sözleşmesinden dayanışma aidatı ödeyerek yararlanmak istemeleri ya da sözleşmenin Bakanlar Kurulunca teşmil edilmesi (md.11) durumlarında sendikanın yazılı muvafakatine gerek olmadığını belirtmek için yer verilmiştir.
Bakanlar Kurulu Kararı İle Sözleşmenin Teşmili
275 sayılı kanunda, bir işkolundaki işçilerin çoğunluğunu kapsayan bir toplu iş sözleşmesinin yapılmasından sonra iş hayatına sözleşmeye taraf olmamış işverenlerin girmesi gibi nedenlerle bazı işçilerin o sözleşmeden yararlanamaması durumlarında iş piyasasının yeknesak koşullara kavuşturulması ve lüzumsuz grev ve lokavtların önlenmesi amacıyla teşmile ilişkin hükümlere yer verilmişti(md 8). Ancak eski dönemde teşmil uygulaması olmamıştır. Bu durum karşısında 2822 sayılı kanun, teşmilin işlerliğini kolaylaştırmak ve toplu iş sözleşmesinden yararlanamayan işçi sayısını azaltmak amacı ile geniş bir uygulama alanı bulan 2364 sayılı Süresi Sona Eren Toplu İş Sözleşmelerinin Sosyal Zorunluluk Hallerinde Yeniden Yürürlüğe Konulması Hakkında Kanundaki teşmil düzenlemesinden de yararlanarak teşmili yeni esaslara bağlamıştır.
2822 sayılı kanunla yapılan düzenlemeye göre, bir işkolunda çalışan işçilerin en az % 10’unu temsil eden işçi sendikalarından en çok üyeye sahip olan sendikanın yapmış olduğu bir toplu iş sözleşmesini Bakanlar Kurulu, o işkolundaki işçi veya işveren sendikaları veya ilgili işverenlerin veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın talebi üzerine Yüksek Hakem Kurulu’nun görüşünü aldıktan sonra tamamen veya kısmen veya zorunlu değişiklikleri yaparak o işkolunun toplu iş sözleşmesi bulunmayan diğer işyerlerine veya bir kısmına teşmil edebilir.(md 11/1)
Toplu iş sözleşmesinin, iş sözleşmesinin yapılması, muhtevası ve sona ermesine ilişkin (md 2/1) normatif hükümleri teşmile konu olmakta, buna karşılık, kanunda belirtildiğine göre sözleşmenin borçlar hukukuna ilişkin kısmına (md 2/2) giren ve tarafların hak ve borçlarını düzenleyen hükümleri ile özel hakeme başvurma hakkındaki hükümleri teşmil edilememektedir.(md 11/5) Teşmil edilen sözleşmeden yararlanmak için işçilerin dayanışma aidatı dahi ödemeleri gerekli değildir.
Teşmil edilen toplu iş sözleşmesinin sona ermesi ile teşmil kararı ortadan kalkmış olur.(md 11/3). Ancak, Bakanlar Kurulu, teşmil kararnamesini gerekli gördüğü zaman gerekçesini de açıklayarak yürürlükten kaldırabilir.(md 11/4)
Yetki için başvurulduktan sonra yetki sorunu çözülünceye kadar veya yetki belgesini aldıktan sonra yetki devam ettiği sürece yetki kapsamına giren işyerleri için teşmil kararı alınamaz.(md 11/son)
Yararlanma Koşullarının Gerçekleşmemesine Rağmen İşçinin Toplu İş Sözleşmesinden Yararlandırılması
Sözleşmeye taraf sendika üyesi olmayan ya da dayanışma aidatı ödemeyen bir işçi, sendikanın yazılı muvafakati olmadıkça toplu iş sözleşmesinden yararlandırılamaz. Bu koşulların bulunmamasına karşın, işverenin bu durumu bilmekle birlikte işçiyi sözleşmeden yararlandırması halinde, taraf işçi sendikası işverenden yoksun kaldığı dayanışma aidatının ödenmesini isteyebilir, bunun yerine getirilmemesi üzerine işverene karşı tazminat davası açabilir. Ancak bu sonucun kabulü için sözleşmeden yararlandırma durumunun gerçekleşip, gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekir.
Yorum yap