Title: TCK 227 - Fuhuş Suçu
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Apr 7
Rating: 5.0

TCK’ nın 227. maddesinde bir kimseyi fuhşa teşviş eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişinin cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır. Fuhuş, kişinin bir başkasıyla para ya da başkaca değerler karşılığında cinsel ilişkide bulunmasıdır. TCK’ nın 227. maddesi bu minvalde incelendiğinde her ne kadar suçun adı fuhuş olsa da fuhşu gerçekleştiren değil fuhşa teşvik eden kişinin cezalandırılacağı dikkat çekmektedir.

Bununla birlikte TCK’ nın 227. maddesinin 3. Fıkrasında ise fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri vermek, dağıtmak veya yaymak ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. İşbu suçun yaptırımı ise kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden iki bin güne kadar adli para cezasıdır.

Fuhuş Suçunu Oluşturan Eylemler

TCK 227. maddesinde fuhuş suçunu meydana getiren eylemler sayılmıştır. Buna göre bir kimseyi fuhşa teşviş etme, bunun yolunu kolaylaştırma ya da fuhuş için aracılık etme veya yer temin etme eylemlerinden herhangi birini gerçekleştirmek fuhuş suçunu işlemek için yeterli olacaktır. İlgili maddenin devamında kısmen veya tamamen geçimini fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanarak sağlayan kişinin de fuhşa teşvik etme eylemini gerçekleştirmiş sayılacağı belirtilmiştir.

Fuhuş Suçunun Faili ve Mağduru

Fuhuş suçunun faili ve mağdurunun kimler olabileceği hakkında kanunda özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte suçun mağdurunun çocuk olması ve failinin eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler olması ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi hali suçun nitelikli hali olarak düzenlenmiştir.

Fuhuş suçunun faili gerçek kişiler olabileceği gibi ilgili maddenin 7. fıkrasında, madde kapsamında tanımlanan suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı belirtilerek tüzel kişilerin de işbu suçun faili olabileceği hükme bağlanmıştır.

Fuhuş Suçunun Cezası

TCK 227 uyarınca fuhuş suçunu işleyen kişi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak ilgili maddenin 1., 4., 5. ve 6. Fıkralarında işbu suçun nitelikli halleri ele alınmıştır.

  • İlk nitelikli hal mağdurun çocuk olması halidir. Buna göre çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
  • Bir diğer nitelikli hal ise fail yönünden öngörülmüştür. İlgili fıkra uyarınca failin eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında arttırılmaktadır.
  • TCK 227. Madde uyarınca cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da çaresizliğinden yararlanarak bir kimseyi fuhşa sevk etmek veya fuhuş yapmasını sağlamak da nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Fuhuş suçunu işbu hallerde işleyen kişiye verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.
  • Fuhuş suçuyla ilgili son nitelikli hal ise suçun suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halidir. Bu halde de verilecek ceza yarı oranında artırılır.

İlgili maddenin son fıkrasında özel güvenlik tedbiri öngörülmüştür. Buna göre fuhşa sürüklenen kişinin, tedavi veya terapiye tabi tutulabilecektir.

Fuhuş Suçuyla İlgili Yargıtay Kararları

T.C.

YARGITAY 18. Ceza Dairesi

Esas: 2015 / 29106 Karar: 2015 / 7958 Karar Tarihi: 15.10.2015

BİR KİMSEYİ FUHUŞA TEŞVİK ETMEK SUÇU – SANIKLARIN KASITLARININ YOĞUNLUĞU SUÇUN ÖNEM VE KONUSUNU ARAŞTIRILMADAN HAPİS CEZALARIN TEŞDİDEN TAYİNİ SURETİYLE FAZLA CEZA TAYİNİ – HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Bir kimseyi fuhuşa teşvik etmek suçu yükletilen sanıkların kasıtlarının yoğunluğu, suçun işlendiği yer ve zaman, suçun işleniş şekli, suçun önem ve konusunu temel cezanın belirlenmesi açısında ne gibi bir özellik taşıdığı denetime olanak verecek biçimde açıklanıp gösterilmeden hapis cezaların teşdiden tayini suretiyle fazla ceza tayini, bozmayı gerektirmiştir. Hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
(5237 S. K. m. 3, 53, 227)

Dava ve Karar: Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede sanıklar S.. B.. ve K.. A.. müdafiilerinin sair temyiz itirazları reddi ile yapılan incelemede;

1- Oluşa ve dosya içeriğine göre sanık savunmalarının aksine, İl Jandarma Alay Komutanlığını denetlemeye gelen komutanı yemeğe götürüp ve rütbe itibariyle kendilerin üstü olan komutana yemekten sonrada refakat etmeleri dışında mahkumiyete yeterli her türlü kuşkudan uzak kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden dosya içeriğine uymayan bir gerekçe ile sanıklar H.H. K. ve T.. K..’ın yazılı biçimde mahkumiyetlerine karar verilmesi
2- Kabul ve uygulamaya göre de;

a- 5237 sayılı TCK.nun 3. maddesinde yer alan “suç işleyen kişi hakkında fiilin ağırlığıyla orantılı cezaya hükmolunur” şeklindeki orantılılık ilkesi ile hak ve nesafet kuralları gözetilmeden, sanıkların eylemlerinde suçun işlenmesindeki özellikler, sanıkların kasıtlarının yoğunluğu, suçun işlendiği yer ve zaman, suçun işleniş şekli, suçun önem ve konusunu temel cezanın belirlenmesi açısında ne gibi bir özellik taşıdığı denetime olanak verecek biçimde açıklanıp gösterilmeden hapis cezaların teşdiden tayini suretiyle yazılı şekilde fazla ceza tayini,

b- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c) bendinde yazılı sanıkların kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkından, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverme tarihine, altsoyu dışında kalanlarla ilgili hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hiçbir ayrım yapılmaksızın koşullu salıverme tarihine kadar hak yoksunluğuna hükmolunması,

Sonuç: Kanuna aykırı ve sanıklar müdafiilerinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle hükümlerin bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY 18. Ceza Dairesi

Esas: 2015 / 23749 Karar: 2016 / 3955 Karar Tarihi: 02.03.2016

FUHUŞ SUÇU – MAĞDUR SAYISINCA SUÇ OLUŞACAĞI GÖZ ÖNÜNE ALINARAK HER BİR MAĞDURA YÖNELİK EYLEMİNDEN DOLAYI AYRI AYRI CEZA TAYİN EDİLMESİ GEREKTİĞİNİN GÖZETİLMEMESİ – HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Fuhuş suçunda mağdur sayısınca suç oluşacağı göz önüne alınarak her bir mağdura yönelik eyleminden dolayı ayrı ayrı ceza tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırıdır.
(5237 S. K. m. 227) (5271 S. K. m. 116)

Dava ve Karar: Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü.

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- CMK’nın 116. maddesinde, yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa; şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerlerde arama yapılabileceği, 119. maddesinde ise, hakim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlilerinin arama yapabileceği, ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda aramanın, hakim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabileceği, düzenlenmiştir.

“Delilleri takdir yetkisi” başlıklı CMK’nın 217/2. maddesinde, “yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.” şeklindeki düzenlemeyle, delillerin doğruluğu, haklılığı ve hakkaniyete uygunluğunun sağlaması amaçlanarak, ister soruşturma ister kovuşturma evrelerinde olsun, hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin hükme esas alınmayacağı belirtilmiş, “Hukuka kesin aykırılık halleri” başlıklı CMK’nın 289/1-i maddesinde ise, “hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması” hali kesin hukuka aykırılık kabul edilerek temyiz yasa yolunda bozma sebebi sayılmıştır.

Bu açıklamalar dikkate alınarak somut olay bir bütün olarak değerlendirildiğinde, Ahlak Kumar ve Büro Amirliğine kimliği belirsiz bir bayan tarafından, suça konu yerde fuhuş yaptırıldığı yönünde gelen bir ihbar üzerine, kolluk görevlilerinin arama kararı olmaksızın müşteri kılığında ihbarda belirtilen konutta sanıkla fuhuş pazarlığı yaparak sanık ve suç delillerini tespit ettikleri somut olayda, bir suç işlendiği haberini alan kolluk görevlilerinin, gecikmeksizin durumu Cumhuriyet Savcısına bildirerek şüphelilerin yakalanması ve suç delillerinin elde edilmesini temin amacıyla CMK’nın 116 ve devamı maddeleri uyarınca usulüne uygun arama kararı alarak işlem yapması gerekirken, yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere aykırı bir şekilde, arama kararı olmaksızın sanığın konutunda yapılan aramanın hukuka aykırı olacağı, hukuka aykırı arama sonucu elde edilen delillerin de hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş yasak delil niteliğinde bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,

2- Kabule göre de;

a) Temel cezanın TCK’nın 227/2. maddesi yerine anılan Kanunun 227/1. maddesi uyarınca tayin edilmesi,

b) Fuhuş suçunda mağdur sayısınca suç oluşacağı göz önüne alınarak her bir mağdura yönelik eyleminden dolayı ayrı ayrı ceza tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı ve sanık F. müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02.03.2016 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.

Avukat Tuğsan YILMAZ

Ceza hukuku ile ilgili diğer yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. Ceza davaları ile ilgili avukatlık hizmeti talepleriniz için 0212 343 24 95 ten bize ulaşabilirsiniz.