Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Oct 20
Rating:
Taksirle yaralama Türk Ceza Kanunu’nun 89. Maddesinde şöyle tanımlanmaktadır; Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Maddenin 2. Ve 3. Fıkralarında ise daha ağır cezalandırmayı gerektiren nitelikli haller belirlenmiştir. Suç kanunda düzenlenerek, kişilerin beden bütünlüğünü, fiziki ve ruhi sağlıklarını korumaktadır. Bir başka korunan hukuki değer olarak toplumun huzur içinde yaşaması da gösterilebilir. Bu suçu herkes işleyebilir. Özel bir faillik niteliği aranmayan genel suçlardandır. Suçun mağduru da herkes olabilir. Ancak faillik ve mağdurluk sıfatı tek kişide birleşemez. Kişinin intihar etmesi suç olmadığı gibi kendisini yaralaması da suç değildir. Kişinin ailesinden birini taksirle yaralaması örneğinde olduğu gibi durumlarda, TCK 22 uyarınca; taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezaya hükmedilmesini gereksiz kılacak kadar mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez, bilinçli taksir halindeyse ceza yarıdan altıda birine kadar indirilebilir. Bu anlamda mağdurun gebe olması, birden fazla olması durumlarında ise ceza arttırılacaktır.
Taksirle Adam Yaralama
Taksirle yaralama suçunun fiil unsurunu, başkasının vücuduna acı vermen, sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan fiillerin gerçekleştirilmesi oluşturur. Hangi fiillerle bu suçun işleneceği kanunda düzenlenmemiş, serbest hareketli bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre sayılan neticeleri meydana getirmeye elverişli her türlü hareket, taksirle yaralama suçunun fiil unsurunu oluşturacaktır. Bu suç elektrik akımı verme, hastalık bulaştırma, itme gibi icrai hareketlerle işlenebileceği gibi yapmama şeklinde gerçekleşen ihmali davranışla da işlenebileceği doktrinde kabul edilmektedir. Taksirli ihmali suç, garantör vasfına sahip birinin önlenebilir bir neticeyi istemeden ve özene aykırı olarak engellemesidir. Taksir aynı zamanda özen yükümüne aykırı hareket ve özen görevine uygun hareketin ihmali olarak adlandırılır. Taksir ile ihmal iç içe geçmiştir.
Taksirle Yaralama Suçunun Netice Unsuru
Kanunun suçun oluşması için fiilin icrasından ayrı olarak bir neticenin meydana gelmesini aradığı suçlara neticeli suçlar denmektedir. Taksirle yaralama suçu bakımından da, vücuda acı verilmesi, sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olunmasıdır. Bu neticeler kanunda seçimlik olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla birinin, birkaçının ya da tamamının gerçekleştirilmesi halinde tek suç oluşur.
Vücuda acı vermek: Acı dışarıdan gelen bir etki ile dış organlarda birdenbire duyulan ve o etkinin kalkmasıyla geçen rahatsızlıktır. Bedende az veya çok şiddetle hissedilebilir. Yakma, kırma, sarsma, vurma gibi davranışlar acı verme sonucunu doğurmaktadır. Ancak beden üzerinde etki doğurmayan kravatını tutma gibi fiiller bu suçu oluşturamaz.
Sağlığının bozulmasına neden olmak: Bazı fiiller acı vermez ancak sağlığı ihlal eder. Patolojik bir durumun yaratılması veya var olan patolojik durumun derecesinin arttırılması sağlığın bozulmasına neden olur. Sağlığın sürekli veya geçici olarak bozulması bu neticenin oluşması bakımından önemli değildir. Cinsel ilişki yoluyla taksirle hastalık bulaştırılması buna örnektir.
Algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmak; Algılama, kişinin kendi iradesiyle seçimler yapabilmesinin güçleşmesine, anlama düşünme yeteneğinde karışıklığa ve psikolojik ruhi durumunda dengesizliklerin görülmesine neden olmaktır. Ruhsal ve akli karışıklıklar algılama yeteneğini bozabilir.
Taksirle yaralama suçunun gerçekleşebilmesi için failin yaptığı hareket ile meydana gelen ve kanunda belirtilen üç neticeden en azından birinin arasında nedensellik bağı olması gerekir. Yani failin hareketi, kişilerin vücuduna acı verilmesine veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına elverişli olmalıdır. Nedensellik ilişkisinin kurulması için neticenin tümüyle failin fiilinden kaynaklanması gerekmez.
Taksirle Yaralama Suçunda Manevi Unsur
Taksirle yaralama suçunun oluşabilmesinin temeli somut olayda taksirin bulunmasıdır. Bu nedenle taksirin varlığı net bir biçimde ortaya konmalıdır. Taksir TCK 22’ de şu şekilde tanımlanmaktadır; dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Kişinin taksirle gerçekleştirdiği bir fiilden sorumlu olması için suçun taksirle işlenebileceğinin kanunda açıkça belirtilmesi gerekir. Yani taksirle işlenen fiiller kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır. Taksirli suçların cezası kasten işlenen suçlara göre daha azdır. Çünkü fail bilerek isteyerek değil, özen yükümüne aykırı davranışı sonucu suçu işlemektedir. Bu nedenle bir suçun kasten işlenmesi kural, taksirle işlenmesi istisnadır. Taksirli suçlarla topluma karşı dikkatli ve özenli davranılması teşvik edilmektedir.
Taksirli bir suçtan bahsedebilmek için kanuni tanımda yer alan neticenin mutlaka meydana gelmesi gerekir. Nitekim taksirli suçlara teşebbüs mümkün değildir. Netice meydana gelmemişse sorumluluk doğmaz. Ayrıca failin özen yükümüne aykırı davranışı ile netice arası nedensellik bağının mutlaka tespit edilmesi gerekir. Netice failin hareketine üçüncü şahsın kusurlu hareketinin eklenmesiyle oluştuysa herkes kendi taksirli hareketine göre sorumlu olur. Örneğin bir ormanda ateş yakmaya çalışırken yangın çıkartanlar taksirli suçtan ayrı ayrı cezalandırılır. Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur ve her failin cezası kendi kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
Taksirle yaralamada sorumluluğun doğması için neticenin istenmemesi gerekir. Ayrıca kişinin özensiz davranışı nedeniyle davranış kuralları ihlal edilmiş olmalıdır. Bu kurallar yazılı kurallar olabileceği gibi yazılı olmayan sosyal davranış kuralları da olabilir. Önemli olan bu kuralların insanlar üzerinde yaptırım gücü bulunmasıdır. Davranış kurallarını ihlal eden fiil faile isnat edilebilmelidir. Son olarak da mutlaka dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılması gerekir.
Taksirle Yaralama Suçunda Cezasızlık Sebepleri
Failin gerçekleştirdiği davranışın suçun kanuni tanımına uygun olması, fiilin hukuka aykırı olması bakımından karine oluştur. Ancak TCK’ da sayılan bazı durumlar fiili hukuka uygun hale getirmektedir. Bu durumlar; Görevin ifası, meşru savunma, hakkın kullanılması ve ilgilinin rızasıdır. Söz konusu hukuka uygunluk nedenlerinin hepsinin temelinde orantılılık düşüncesi yatar. Yapılan hareket kendisini hukuka uygun kılan nedenlerle ölçülü olmalıdır aksi halde hukuka uygun sayılmaz. Sınırın aşılması halinde fail cezalandırılır ancak cezasında bir miktar indirime gidilebilir.
Aşağıda sayılan haller somut olayda failin kusurluluğunu etkileyebilmektedir;
- Hukuka aykırı fakat bağlayıcı bir emrin yerine getirilmesi
- Zorunluluk hali
- Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması
- Cebir ve tehdit dolayısıyla kişinin irade yeteneğinin etkilenmesi
- Haksız tahrik
- Yaş küçüklüğü, sağır ve dilsizlik
- Akıl hastalığı
- Geçici nedenler, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde olma
Taksirle Yaralama Suçunda Cezanın Arttırılmasını Gerektiren Haller
Türk Ceza Kanunu’nun 89/2 fıkrasında düzenlenen haller taksirle yaralama suçunda cezanın yarısı oranında arttırılmasına neden olur. Kanunun lafzında ‘arttırılır’ dendiği için hakime bir takdir yetkisi tanınmamıştır, hakim cezayı yarı oranında arttırmak zorundadır. Bu haller;
- Duyu veya organlardan birindeki sürekli işlev zayıflık
- Vücutta kemik kırılması
- Konuşmada sürekli zorluk
- Yüzde sabit iz
- Yaşamı tehlikeye sokan bir durumla karşılaşılması
- Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına neden olunması
Aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise belirlenen cezanın bir kat arttırılmasını gerektiren durumlar belirtilmişti. Kanun koyucu burada da emredici tavrını sürdürmüş, cezanın arttırılması konusunda hakime takdir yetkisi tanımamıştır. Bu haller;
- Kişinin iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa ve bitkisel hayata girmesine
- Duyu veya organlardan birinin işlevini yitirmesine
- Konuşma veya çocuk yapma yeteneğinin kaybına
- Yüzde sürekli değişikliğe veya
- Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine neden olmak.
Ayrıca gerçekleştirilen fiilden dolayı birden çok kişi yaralanmışsa, fail altı aydan üç yıla kadar cezalandırılır. Birden çok kişinin yaralanması cezayı arttırıcı nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.
Taksirle Yaralama Suçu Cezası
Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak basit taksirle yaralama hariç suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz. Bu durumda soruşturma ve kovuşturma işlemleri doğrudan Cumhuriyet Savcılığınca yürütülür. Olayda bilinçli taksir mi adi taksir mi olduğunun yorumu yargıyı ilgilendirir. Olayda bilinçli taksirin olduğu sonucuna varılırsa kamu davasına şikâyet aranmaksızın devam edilir. Adi taksir sonucuna varılırsa ve suçtan zarar görenin şikâyeti bulunmazsa kamu davasının düşmesine karar verilir. Suçtan zarar gören şikâyet hakkını kullanmak istemediğini belirtirse sonradan şikâyette bulunamaz. Doktrindeki genel görüş gereği suçtan zarar gören şikâyetten feragat etme hakkına sahiptir. Yapılan şikâyet geri alınması mahkûmiyet kararı verilinceye kadar geri alınabilir. Şikâyetin geri alınması durumunda düşme kararı verilir.
Takibi şikâyete bağlı suçlarda fail ile mağdur, özgür iradeleriyle hazırlık soruşturmasından kovuşturma aşamasına kadar anlaşmaya varabilir, uzlaşabilir. Fail suçu kabullenmeli ve doğmuş olan zararın tümünü veya büyük bir kısmını ödemeli veya telafi etmelidir. Söz konusu uzlaşma Cumhuriyet savcısı veya hâkim tarafından tespit edilir, bundan sonra kamu davası açılmaz, dava açılmışsa düşmesine karar verilir. Savcı uzlaştırmayı kendi gerçekleştirebilir veya barodan bunun için bir avukat atanmasını isteyebilir. Bu görüşmeler gizli olarak yapılır. Kişi uzlaşma görüşmelerine gelmezse ret etmiş sayılır. Uzlaşma bir kere sonuçsuz kalırsa yeniden uzlaşma yoluna gidilmez.
Taksirle yaralama suçunda Asliye Ceza Mahkemeleri görevlidir. Taksirle yaralamanın cezası üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Suç bilinçli taksirle işlendiğinde bu ceza üçte birden yarısına kadar arttırılır. Suçun ağırlaşmış hallerinden 2. Fıkradaki unsurların gerçekleşmesi halinde ceza yarı oranında, 3. Fıkradaki unsurların gerçekleşmesi halindeyse ceza bir kat arttırılır. Hakim seçimlik olarak hapis cezası yerine adli para cezasına da hüküm verebilir.
Av. Tuğsan YILMAZ
Kasten Adam Öldürme Suçu Ve Cezası başlıklı bir önceki yazımızda Türk Ceza Kanunu bakımından kasten öldürme, cezayı ağırlaştırıcı nitelikli halleri, cezayı hafifleten yahut ortadan kaldıran hukuka uygunluk nedenleri ve kasten öldürme suçunun cezası ile unsurları anlatılmıştır.
Yorum yap