Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Dec 29
Rating:
Ceza yargılamasında soruşturma evresi (savcılık aşaması) ve kovuşturma evresi ( ceza davası) aşamaları bulunmaktadır. Savcılık tarafından iddianamenin hazırlanması ile ve mahkemece kabulü ile birlikte kovuşturma evresine geçilmektedir. Savcılıkça hazırlanan iddianamede sanığın yargılanması talep edilen sevk maddeleri bulunmaktadır ve yargılama iddianamenin kabulüyle birlikte sevk maddeleri açısından başlamaktadır.
İddianame hazırlandıktan sonra iddianame belirtilen suçun hukuki niteliğinin değişmesini veya cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbiri getirilmesini gerektirecek yeni deliller ortaya çıkabilir.
Belirtilen hallerin ilk defa ceza yargılamasında ortaya çıkması gerekir. Bu durumda sanığın ek savunma hakkı ortaya çıkar ve ek savunma vermedikçe iddianamede gösterilen suç haricinde başkaca bir suç hakkında sanık aleyhine mahkumiyet kararı verilemez.
Ek savunma verilmesini gerektiren hallerde, sanığa savunma hazırlayabilmesi için ek süre verilir.
Sanığa ek savunma verilmesi yalnızca aleyhine yeni deliller çıktığı takdirde geçerli olacaktır. Çünkü ek savunma hakkı sanığın yararına bir işlemdir. Bu durumda kovuşturma aşamasında sanığın lehine bir delil çıktığı takdirde ek savunma hakkı verilmez, sonradan ortaya çıkan bu deliller sanığın lehine olacak şekilde uygulanır.
Kural olan, mahkemenin iddianame ile bağlılığıdır. Ceza davasının kamusallığı ilkesi gereğince iddianameyi Cumhuriyet savcısı hazırlar ve kovuşturma bu iddianamenin kabulü ile başlar. Ancak kovuşturma aşamasında hakim, iddianame ile bağlı değildir. Şöyle ki; mahkeme maddi gerçeği araştırma ilkesi gereğince işlenen eyleme göre araştırmasını yapmak mecburiyetindedir. Bu aşamada ise Cumhuriyet Savcısının hazırladığı iddianamede belirlenen suçun hukuki niteliğinin değiştiği veya bu suçun cezasının artırılmasının gerektiği veya bu suça ilişkin ceza ek güvenlik tedbirinin getirilmesi gerektiği haller ortaya çıkarsa öncelikle sanığa ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir. Ancak ortaya çıkan yeni durum bağımsız bir suç oluşturmuş veya yeni suçların ortaya çıkması biçiminde ise bunlar hakkında ayrıca iddianame düzenlenmelidir. Mahkeme “davasız yargılama olmaz” ilkesi gereğince iddianamede düzenlenmiş suçtan bağımsız bir suç hakkında kovuşturma yapamaz. İki durum arasındaki ayrım şu şekildedir: Kovuşturma aşamasında eylem aynı kalmış fakat isnat edilen suçun vasfı değişmiş ise bu durumda sanığa ek savunma hakkı verilerek kovuşturmaya devam edilir. Ancak kovuşturma esnasında söz konusu eylemden başka bir eylem meydana geldiği anlaşılırsa ve buna bağlanacak bağımsız bir suç oluşacaksa yeni bir iddianame düzenlenmesi gerekir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ nun 2013/13-274 esas 2014/78 karar ve 18.2.2014 tarihli kararında “Soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK’nun 225/1 inci maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunabilmelidir. CMK’nun 226 ncı maddesindeki düzenlemeyle iddianamede anlatılan eylem değişmemiş olduğunda, kanun koyucu o eylemin hukuki niteliğinde değişiklik olmasını <yargılamanın sınırlılığı> ilkesine aykırı görmemiş, bu gibi hallerde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç niteliğine göre bir hüküm kurulmasına imkan sağlamıştır. Bu düzenlemenin bir sonucu olarak mahkeme, eylemin hangi suçu oluşturacağına ilişkin nitelendirmede iddia ve savunmayla bağlı değildir. Örneğin, iddianamede hırsızlık olarak nitelendirilen eylemin suç eşyasının kabul edilmesi suçunu oluşturacağı görüşünde olan mahkemece, sanığa ek savunma hakkı da verilmek suretiyle bahse konu suçtan hüküm kurulabilecektir. İddianamede anlatılan ve kapsamı belirlenen olayın dışında bir fail ve fiilin yargılanması söz konusu olduğunda ise, suç duyurusunda bulunulması ve iddianameyle dava açılması halinde gerekli görülürse her iki iddianameyle açılan davaların birleştirilmesi yoluna gidilebilecektir……..Yerel Mahkemece iddianamede tarif edilen ve cezalandırılması istenen eylemin konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçunu da oluşturduğu değerlendirilerek ek savunma hakkı verilmek suretiyle sanıklar hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de, hırsızlık suçunu oluşturduğu iddia olunan fiile ilişkin açıklamalar ve anlatım içeren iddianamede konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarını oluşturduğu düşünülen eylemlerin açıkça tarif edilmediği görülmektedir. Yargılamaya konu edilen ve hüküm kurulan konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunmadığından, öncelikle mahkemesince Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması ve sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun yeniden belirlenmesi gerekirken, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak, davaya konu edilmeyen eylemden dolayı yargılama yapılıp, hüküm kurulması kanuna aykırıdır.” şeklinde verdiği kararda sanığa ek savunma hakkı verilebilecek durumu ve bunun haricinde iddianame düzenlenmesi gereken durumu açıklamıştır.
Avukat Tuğsan YILMAZ
Ceza davasında avukatlık hizmetlerimiz hakkında bilgi için iletişim sekmesinde yer alan bilgilerimizden bize ulaşabilirsiniz.
Yorum yap