Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Apr 12
Rating:
Ceza davası, ceza soruşturmasının tamamlanması ile düzenlenen iddianamenin ceza mahkemesince kabulü ile başlamakta ve hüküm verilmesi neticesinde kesinleşmesi ile sona ermektedir. İddianamenin kabulüyle başlayan dava sürecinde mahkemece duruşma günü belirlenir, duruşmada hazır bulunması gereken kimseler duruşmaya çağrılır, toplanması gereken deliller ve duruşmaya kadar yapılması gereken işler ve yapılacak hususlar ile ilgili tensip zaptı düzenlenir. Gönderilmiş olan bu çağrı metni tebliği ile duruşma günü arasında en az 1 hafta bulunması gerekir, işbu sürenin geçmesi beklenmeden duruşma başlarsa sanığa talep ettiği takdirde duruşmaya ara verilebileceği hatırlatılacaktır aksi halde Yargıtayın ilgili kararlarında olduğu gibi verilen karar bozma sebebi oluşturur. Sanık, tanık veya bilirkişi dinlenmesini talep ediyorsa duruşmadan beş gün önce talebini mahkemeye bildirecektir ancak bu süre hak düşürücü bir süre değildir. Sanığın, yargılamanın sonraki aşamalarında da delil toplanmasını istemesine bir engel bulunmamaktadır şayet sanığın bu talebini mahkeme reddederse; kanun koyucu, sanık veya katılanın duruşmada göstermek istediği tanık veya uzman kişinin mahkemeye getirilmesi halinde bu kişilerin dinleneceğini öngörerek hakimin takdir alanını sınırlamıştır.
Ceza Hukuku Kategorisinde Sıkça Okunan Diğer Yazılar
Ceza yargılamasında ifade/beyan nasıl verilir?
Ceza davası nasıl açılır, cezai yargılama nasıl başlar?
Ceza Hukukunda Şikayet
Ceza Davası Avukatlık Ücretleri
Ağır Ceza Davaları
Ceza Davasında Delil Kavramı ve Delil Çeşitleri
Ceza Davasında Sanık Ne Yapmalıdır?
Duruşma evresi; duruşmaya hakim olan aleniyet, kapalılık kararı, sözlülük ve doğrudan doğruya soru yöneltme gibi ilkelerle yürütülen ve son sözün sanığa verilmesiyle bitirilen evredir. Bu evre kural olarak aleni yapılır ancak genel ahlak ve kamu düzeninin gerekli kıldığı hallerde duruşmanın kapalı yapılmasına karar verilebilecektir. Duruşmanın kapalı yapılmasına karar verildiği hallerde buna ilişkin gerekçe ve hüküm, açık duruşmada açıklanacaktır. Mahkeme başkanı veya hakim, duruşmanın düzeninden sorumlu olup duruşmanın düzenini bozanları ve taşkınlık yapanları uyarır, yapılan ihtara uymayanların savunma hakkını kullanmasına engel olmaksızın salondan çıkarılmasını emreder, eğer kişi direnirse yakalanıp hakkında disiplin hapsine karar verilebilir. Bahsetmiş olduğumuz bu yaptırım avukatlara uygulanamaz. Esasen kovuşturma evresine çabukluk ve devamlılık ilkeleri hakimdir. Duruşmaların kesintiye uğraması, muhakemenin bölünmesine sebep olur ve hakimin davaya ilişkin kanaatinin oluşmasını olumsuz etkiler. Kanunda aksine bir düzenleme olmadıkça hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılamaz ancak hakkında mahkumiyet dışında bir karar verileceği hallerde sanığın sorgusu yapılmasa dahi dava yokluğunda bitirilebilir. Duruşmada Cumhuriyet savcısı, müdafi, katılan vekili olarak katılan avukat; sanığa, katılana, tanığa, bilirkişilere ve çağrılan diğer kimselere doğrudan doğruya soru yöneltebilir. Cumhuriyet savcısının düzenlemiş olduğu iddianameyi dayandırdığı sevk maddelerinin hukuki niteliğinin değişmesi halinde sanığa ek savunma hakkı verilmesi gerekir. Sanığa bahsetmiş olduğumuz değişiklikler dolayısıyla savunma hakkı tanınmadıkça sanığın cezası ağırlaştırılamaz. Bahsetmiş olduğumuz bu yargısal sürecin tespiti ve duruşmanın kanuna uygun bir şekilde teşekkül edip etmediğini belgelendirmenin tek kaynağı duruşma zaptıdır ve bu evrak resmi belge niteliğindedir. Duruşma zaptı yargılamanın kanuna uygun ve adil bir şekilde yapılıp yapılmadığının tespit edilebileceği yegane delildir ve bu evrak resmi belge niteliğinde olduğu için sahteliği ispatlanıncaya kadar geçerlidir.
Av. Tuğsan YILMAZ
0212 343 24 95
Yorum yap