Title: Adam Kaçırma ve Alıkoyma Suçları
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Nov 27
Rating: 5.0

Eski TCK’ da ‘Adabı umumiye ve Nizamı Aile Aleyhinde Cürümler’ başlıklı bölümünde kız ve kadın ve erkek kaçırmak fiilleri düzenlenmiştir. Kanun koyucu mağdurun yaşı ile reşitliğini dikkate alarak farklı suçlara yer vermiştir. Örneğin 429. Madde reşit olan veya reşit kılınan bir kadını kaçırma veya bir yerde alıkoyma;  430. Madde ise küçüğü kaçırma ve alıkoyma hallerini düzenlemiştir. Yeni TCK dönemindeyse bu suçların büyük kısmı Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçu bünyesinde toplanmıştır. İki kanun arasında farklar da bulunmaktadır. Eski TCK döneminde ifade edilen suçlarla kişi hürriyetinden mahrum edilme korunmaktayken yeni TCK kişi hürriyeti bir yere gitme veya bir yerde kalma hürriyeti olarak somutlaştırılmıştır. Memur tarafından işlenen tahdit suçu yeni TCK’ da bağımsız bir suç olarak değil, Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle hürriyetin tahdit edilmesi nitelikli hali olarak düzenlenmiştir. Adam kaçırma suçu da bağımsız bir suç olarak düzenlenmemiştir. Bu suçta hem hürriyeti tahdit hem yağma suçları bulunmaktadır. Yeni dönemde adam kaldırma fiili gerçekleştiğindeyse hem hürriyetti yoksun kılma hem de yağma suçundan ayrı ayrı hüküm kurulacaktır.  İki düzenleme arasında nitelikli haller bakımından da farklılıklar mevcuttur. Eski dönemde fiilin öç alma kastıyla, dini veya milli maksatla, siyasi görüş ayrılıkları nedeniyle işlenmesi gibi yeni kanun döneminde nitelikli hal olarak düzenlenmeyen farklı hallere de yer verilmiştir. Bunlar ve başkaca farklılıklar içerse de sonuç olarak iki dönemde de korunan, kişinin iradesine uygun hareket özgürlüğünün sağlanmasıdır.

Adam Kaçırma ve Alıkoyma                  

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Hürriyete Karşı Suçlar başlıklı bölümü 109. Maddesinde düzenlenmiştir. Suçla, bireylerin hareket serbestîsini hukuka aykırı şekilde kısıtlayanlar cezalandırılmaktadır. Dolayısıyla korunan hukuki değer, kişilerin bir yere gitmek veya bir yerde kalmak serbestîsi geniş anlamdaysa kişi hürriyetidir.

Bu suçta faillik için özel nitelik aranmadığından, herkes tarafından işlenebilen genel suçlardandır. Suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi failin ceza almasını gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Çünkü birden fazla kişi suçu daha kolay işleyebilir, mağdurun direncini daha rahat kırabilir. Suçun mağduru gerçek kişi herkes olabilir. Hatta yatalak bir kimse de suçun mağduru olabilir. Sonuçta suçta potansiyel hareket serbestîsi korunmaktadır. Kişinin akıl hastası olması, uykuda bulunması veya sarhoş olması halinde de suçla potansiyel hareket serbestîsi korunduğundan suçun oluştuğu kabul edilmelidir. Ancak bir görüşe göre bir yere gidip kalma yönünde irade oluşturamayan bu kişilere karşı suç işlenemez.  Mağdurun niteliği ve bazı özellikleri de suçun cezasının arttırılmasına neden olan nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bu hususlara nitelikli haller başlığında değinilecektir. Suçun konusu ise kişinin kendisidir. Mağdurun bedeni bir yere gitmekten veya birde kalmaktan alıkonulmaktadır.

Adam Kaçırma ve Alıkoyma Suçunun Unsurları

Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, kimseyi bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakmayı sağlamaya yönelik fiillerle gerçekleştirilir. Bu bakımdan serbest hareketli bir suçtur.  Bir kimsenin ellerinin, ayaklarının bağlanması,  eve veya odaya kilitlenmesi, engellenmesi, belirli bir yerde tutulması, bulunduğu yerden alınıp başka yere nakledilmesi gibi fiillerle bu suç işlenebilir. Ayrıca sakat birinin arabasının, yüksekteki birinin merdiveninin veya çıplak birinin elbiselerinin alınması suretiyle de gerçekleştirilebilir. Bu suçun oluşması için failin mağduru hâkimiyet alanına alması ve çıkmasına izin vermemesi gerekir. Ancak failin mağdurun bulunduğu yere gelip mağdurun buradan ayrılmasını engellemesi halinde de oluşur. Mağdur kendi rızasıyla failin hâkimiyet alanına girmiş olabilir. Bu durumda mağdurun ayrılmayı istediği zaman izin verilmediğinde suç oluşur, mağdurun kendi iradesiyle failin yanına gelmesi suçun oluşmasında etkili değildir.

Özgürlüğün kısıtlanmasının ne kadar sürdüğü de suçun oluşması bakımından önemli değildir, yarım saat veya bütün bir gece hatta bütün bir gün sürebilir. Ancak suçun oluşması için gerekli sürenin de sağlanması gerekir. Anlık durumlar somut olaya göre değerlendirilmelidir. Mağdurun hürriyetinin kısıtlandığı yer de önemli değildir. Failin veya mağdurun veya başkasının mülkiyetinde olabilir, menkul veya gayrimenkul olabilir. Ev, orman, gemi, ada, araba, çadır vs. suçun işlenmesine elverişlidir. Bu yerlerden bir kaçış yolunun bulunmaması gerekmez. Mağdur karşılaştığı engelleri kolayca geçemeyip özgürlüğüne kavuşamıyorsa suç oluşacaktır.

Suç kişi hürriyetinden mahrum edildiği anda oluşur ancak mağdur özgürlüğüne yeniden kavuştuğu anda biter. Bu suçu işlemek için veya işlerken cebir, tehdit veya hile kullanılması halinde 2. Fıkradaki düzenleme uygulanır.

Suçun manevi unsuru kasttır. Taksirle işlenmesi kanunda öngörülmediğinden taksirle işlenemez. Kişi mağduru özgürlüğünden yoksun bıraktığını bilmeli ve istemelidir. Bunun dışında ayrıca hareketinin hukuka aykırı olduğunu bilmesine gerek yoktur. Kanuni düzenlemede hukuka aykırılık ayrıca dile getirilmiş olması, kanun koyucuyu hukuka uygunluk nedenlerinin araştırılması noktasında ikaz etmek içindir.

Suçun oluşması için kişinin hukuka aykırı olarak hürriyetinin kısıtlanması gerekir. Bu noktada ilgilinin rızası ve kanun hükmünün yerine getirilmesi hukuka uygunluk nedenleri gündeme gelebilir.

Mağdurun Rızası; ilgilinin hürriyetiyle ilgili rızada bulunabilmesi geçerli bir rıza açıklamasının varlığına bağlıdır. Kişi bu hürriyetini kullanmaktan vazgeçemez, aksi halde köleden bir farkı kalmaz. Bir kimsenin rızasının geçerli olabilmesi için yaşının ve algılama yeteneğinin araştırılması gerekir. Yetişkinler rıza açıklamaya ehildir. Akıl hastaları, 15 yaşından küçükler ise rıza açıklamaya ehil değildir. Dolayısıyla rızaları geçerli olmaz. Yargıtay 15 yaşını tamamlamış ayırt edebilen kişilerin rızalarının geçerli olduğuna karar vermiştir.

Kanun hükmünü yerine getirme; yetkili bir kimsenin yasaya uygun olarak bir kimseyi tutuklaması veya yakalaması hukuka uygunluk nedeni olup, eylemi suç olmaktan çıkarır. Bu tedbirlerin ölçülü uygulanması gerekir. Hukuka uygun olarak tutma eylemi kaydedilmelidir.

Velayet hakkı kapsamında anne baba çocuğun menfaatini gözeterek hürriyetini kısıtlayabilir. Örneğin evi terk etmesine izin vermeyebilir. Burada da ölçülülük çok önemlidir. Eğitim hakkı kötüye kullanılmamalıdır.

Adam Kaçırma Ve Alıkoyma Nitelikli Halleri

  • Suçu işlemek için veya işlendiği sırada cebir, tehdit veya hile kullanılması haline iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür.
  • Suçun silahla işlenmesi
  • Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi
  • Suçun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi
  • Suçun kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanmak suretiyle işlenmesi
  • Suçun üstsoy, altsoy veya eşe karşı işlenmesi
  • Suçun çocuğa yada beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat arttırılır.
  • Suçun cinsel amaçla işlenmesi halindeyse verilecek ceza yarı oranında arttırılır.
  • Suçun işlenmesi amacıyla ve sırasında kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
  • Suç mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden oluyorsa ayrıca bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.

Etkin Pişmanlık Hali

Etkin pişmanlık için, soruşturma başlamadan önce, suç tamamlandıktan sonra mağdurun güvenli bir yerde serbest bırakılması ve bunun herhangi bir zorlama olmadan gerçekleşmesi gerekir. Ayrıca mağdura bir zarar verilmemelidir. Bu zarar mağdurun vücut bütünlüğüne veya cinsel dokunulmazlığına yönelik davranışların gerçekleştirilmesidir. Mağdura böyle bir zarar verilmesi etkin pişmanlığın önüne geçer. Bu durumda faile verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilir. Suç tamamlanmadan önce, icra hareketleri devam ederken fail pişman olup mağduru bırakırsa etkin pişmanlık hükümleri uygulanır. Dolayısıyla etkin pişmanlık için mutlaka suçun tamamlanmış olması aranır.  Failin mağduru bıraktığı yer, herkesin gelip geçtiği güvenli bir yer olmalıdır. Mağduru dağa, ormana kaçıran fail yine burada bırakırsa etkin pişmanlık uygulanmaz. Eğer mağdur kaçmışsa ve kolluk kuvvetlerince bulunduğu yerden alınmışsa da bu hüküm uygulanmaz. Bu şartlar sağlandığında faile verilecek ceza 2/3 oranında indirilir, indirim oranı kanun koyucu tarafından belirlenmiş olup hâkime bir takdir yetkisi tanınmamıştır.

Adam Kaçırma ve Alıkoyma Suçunun Cezası Ne Kadardır?

Kişiyi bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişi 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Suç cebir, tehdit veya hileyle işlenirse ceza 2 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası olacaktır. Nitelikli hallerden birinin gerçekleşmesi halinde ceza bir kat arttırılır. Suç cinsel amaçlı işlenirse ceza yarı oranında arttırılır. Suç mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olursa hapis cezası yanında para cezasına da hükmedilir.  Suç bir tüzelkişinin faaliyeti çerçevesinde işlenirse tüzelkişilere özgü güvenlik tedbirleri uygulanır. Suçun işlenmesi amacıyla kullanılan cebir, kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin meydana gelmesine neden olursa fail hakkında ayrıca kasten yaralama hükümleri uygulanır.

Takibi şikâyete bağlı olmayıp resen takip edilir. Dolayısıyla yetkili birimler haberi aldığında şikâyet olmasa da kendiliğinden duruma müdahale eder. Şikâyetin geri alınması kamu davasının yürütülmesine engel değildir. Görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise kesintinin gerçekleştiği yer mahkemesidir.

Av. Tuğsan YILMAZ
Merve ARABACI

Diğer Ceza Hukuku alanındaki yazımız için tıklayınız