Title: Y.H.G.K. KARARI: NÜFUSTA YAZIM HATASI NEDENİYLE KÜÇÜK ÇOÇUĞUN İSİM DEĞİŞİKLİĞİ
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Sep 7
Rating: 4.5

Nüfus memurluğunun ‘İkra’ olarak kaydetmesi gereken ismi harf hatası nedeniyle ‘İgra’ olarak kaydetmesi sonucu, yerel mahkemeye isim değişikliği/harf değişikliği talebiyle dava açılmış olup yerel mahkemenin tanık dinlemeksizin somut verilere göre davayı kabulü ve nüfus memurluğunun gerekli araştırmanın yapılmadığı ve tanık dinletilmediği savları ve temyiz iradesi sebebiyle ilgili Yargıtay Dairesi eksik araştırma yapıldığı ve tanık dinletilmediği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Yerel mahkemenin verdiği kararda direnmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ na gönderilmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun aşağıda yerel mahkeme kararını onayıcı kararı bizce de isabetlidir. Zira ‘İkra’ isminin Türk Dil Kurumu tarafından da belirtilen bir kelime anlamı bulunmakta olup ‘İgra’ kelimesinin anlamı bulunmamaktadır. Çocuğun bir ayını dahi doldurmadığı ve itilaf bulunan isimlerin anlamları da dikkate alındığında başkaca bir delilin aranması, tanık dinletilmesi gibi talepler ispat edilmiş olan ‘hukuki yarar’ı tekrar ispat etmeye yönelik olup gereksizdir. Delillerin değerlendirilmesi ve usul ekonomisi bakımından yerel mahkemenin vermiş olduğu ve kanaatimizce yerinde olan ilk derece mahkemesi ve sonraki yargı sürecine ilişkin kararı aşağıda paylaşıyoruz. 

 

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Esas : 2009/18-442

Karar : 2009/465

Tarih : 04.11.2009

 

İSİM DEĞİŞİKLİĞİ ( Yazım Hatası – Haklı Neden – Tanık Dinletilmesinin Şart Olmadığı Haller )

Dava konusu çocuğun isminin ‘İkra’ yerine ‘İgra’ olarak yazılmış olmasının, yazım işlemi sırasında yapılan bir harf hatasından kaynaklandığı ve böylece ismin düzeltilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen “haklı neden” koşulunun somut olayın özelliği itibariyle gerçekleştiği, isminin düzeltilmesi istenen küçüğün dava tarihi itibariyle henüz bir ayını dahi doldurmadığı dolayısıyla başkaca delil ibrazı ve tanık dinlenilmesine yer olmadığının kabulü gerekir.

 

DAVA VE KARAR

 

Taraflar arasındaki “İsim Tashihi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ceyhan Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 16.10.2008 gün ve 299-448 sayılı kararın incelenmesi davalı temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 7.4.2009 gün ve 413-3779 sayılı ilamı ile;

(…Davacılar dava dilekçesinde, kızlarının İkra adı ile tanındığını, kayden İgra olan adının İkra olarak değiştirilmesini istemişler, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 27. maddesi hükmüne göre kişi, haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini hakimden isteyebilir. Yargıtay uygulamalarında kişinin bilinip tanındığı ve kullandığı ad ve soyadını değiştirmesi haklı neden sayılmaktadır. Somut olayda davacılar kızlarının “İkra” adı ile bilinip tanındığını ileri sürüp, bu nedenle adının değiştirilmesini istediklerine göre, mahkemece tüm kanıtların toplanıp, bu bağlamda davacıların göstereceği tanıklar da dinlendikten sonra oluşacak sonuç doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, yeterli inceleme ve gerekli araştırma yapılmadan davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI

Dava, isim tashihi istemine ilişkindir.

Davacılar 22.08.2008 tarihli dava dilekçelerinde; 25.07.2008 tarihinde doğan müşterek çocukları İkra’nın isminin nüfusa tescili sırasında yanlışlıkla İgra olarak yazıldığını ileri sürerek, küçük kızın isminin İkra olarak tashihine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Mahkemenin, “nüfus aile kayıt tablosu ve tescil tutanağına göre davacıların iddiasının sabit bulunduğu” gerekçesiyle “davanın kabulüne” dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkemece, “dava dilekçesinde davacıların müşterek çocuklarının isminin yanlışlıkla ‘İgra’ olarak yazıldığını ileri sürdükleri, isim tashihi talep edilen küçüğün dava tarihi itibariyle henüz bir ayını dahi doldurmamış olması nedeniyle şu veya bu ad ile bilinip tanındığının iddia ve ispatının mümkün olmadığı, toplumda isim olarak kullanılan ve yazım kuralları bakımından da doğru ve sözlük anlamı olan ‘İkra’ yerine sözlük anlamı bulunmayan ‘İgra’nın yazılmasının tamamen harf hatasından kaynaklandığı, bu itibarla tanık dahil başkaca delil toplanmadan talebin kabulü gerektiği” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.

Gerçekten; davacılar duruşmada alınan beyanlarında ve dava dilekçesinde, müşterek çocuğun isminin bir hata sonucunda, yanlışlıkla ‘İkra’ yerine ‘İgra’ olarak nüfusa kayıt edildiği iddiasıyla adının düzeltilmesini istemiş olup; 01.08.2008 tarihinde nüfusa kaydedilen dava konusu küçüğün 25.07.2008 günü doğduğu ve 22.08.2008 dava tarihi itibariyle henüz bir ayını doldurmadığı; nüfusta tescil edilmiş şekliyle ‘İgra’ sözcüğünün sözlük anlamı bulunmayıp, tam aksine yazım şekli itibariyle ona benzeyen ‘İkra’ sözcüğünün sözlük anlamının bulunduğu sabittir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesinin birinci fıkrasında, “Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilir.” Hükmü yer almaktadır.

Görülmekte olan davada, az yukarıda açıklanan maddi ve yasal olgular dikkate alındığında; dava konusu çocuğun isminin ‘İkra’ yerine ‘İgra’ olarak yazılmış olmasının, yazım işlemi sırasında yapılan bir harf hatasından kaynaklandığı ve böylece ismin düzeltilmesi için Türk Medeni Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen “haklı neden” koşulunun somut olayın özelliği itibariyle gerçekleştiği, isminin düzeltilmesi istenen küçüğün dava tarihi itibariyle henüz bir ayını dahi doldurmadığı dolayısıyla başkaca delil ibrazı ve tanık dinlenilmesine yer olmadığının kabulü gerekir.

Hal böyle olunca; Yerel Mahkemenin, aynı hususlara dayalı olarak davanın kabulüne dair verdiği direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, onanmalıdır.

SONUÇ

Davalı temsilcisinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ( ONANMASINA ), ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

Av. Tuğsan YILMAZ