Title: GENEL BOŞANMA NEDENİ: ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK
Reviewed by Av.Tuğsan YILMAZ on Jul 4
Rating: 5.0

Boşanma Hukuku sistemi ve mevzuatı içerisinde eşler ancak kanunda sayılı sebepleri gerekçe göstererek boşanabilirler. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nda boşanma nedenlerinin genel ve özel nedenler olmak üzere ikiye ayrıldığını daha önceki yazılarımızda belirtmiştik. Türk Hukuk Sisteminde genel boşanma nedeni “Evlilik birliğinin temelinden sarsılması”dır. Kanunu 166. maddesinde belirtilen bu neden halk arasında “şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma” olarak adlandırılır. Özel boşanma nedenlerinin tamamı temelinde evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayanmaktadır. Örneğin haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma isteyen eş karşı tarafın bu yaşamı nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ispatlamalıdır. Ancak bu halde boşanma gerçekleşebilir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 1 ve 2. fıkraları bu genel boşanma nedeni ile alakalıdır. 3. fıkrası daha önce yazdığımız “Anlaşmalı Boşanma”, 4. ve son fıkrası ise evlilik birliğinin bir daha kurulmasının mümkün olmadığı kesin boşanma nedeni ile ilgilidir.

Evlilik birliğinin temelinde sarsılması bir boşanma nedenidir. Bu sarsılma sonucunda eşlerin ortak hayata devam etmelerinin mümkün olmadığı durumlarda hakim boşanmalarına karar verir. Diğer nedenlerin aksine bu maddede hakime geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Özel boşanma nedenlerinde hakimin görevi sebebin varlığını tespit iken bu boşanma nedeninde sarsılmanın ölçütünü belirleyecek olan hakimdir.

Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davasında davayı açan eşin kusuru daha ağır ise davalı eşin itiraz etme hakkı vardır.

Tek tarafın boşanma talebi ile hakim karar veremez. Boşanma kararı için diğer eşinde boşanmayı istemesi veya boşanmaya neden olacak olayda kusurunun bulunması gerekir. Burada kusur nedeniyle doğacak problemin evlilik birliğini temelinden sarsması gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Zira günlük yaşam sırasında evlilik birliği içerisinde meydana gelen ufak problemlerin boşanmaya gerekçe yapılamayacağı Yüksek Mahkeme kararları ile sabittir. Sarsılmanın yadsınamaz olması, evlilik birliğine devamın artık eşlerden beklenmeyecek şekilde olması gerekmektedir. Belirttiğimiz gibi davacının dava açabilmesi için kusurusuz veya daha az kusurlu olması gerekmektedir. Bu hususa örnek olarak eşine şiddet uygulayan kocaya şiddet mağduru kadın hakaret ederse hakarete uğrayan koca bu nedenle boşanma davası açamaz.

Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası görülürken hâkim her olayı kendi içerisinde değerlendirir. Zira boşanma davasında eşlerin ekonomik ve sosyal statüleri önem taşımaktadır. Bunun yanısıra eşlerin inançları, yaşam şekilleri vs. gibi hususlarada hakim özellikle dikkat etmelidir. Toplumun bazı kesimleri için problem teşkil etmeyen olaylar diğer kısım için evliliği temelinden sarsacak olaylardan sayılabilir.

Pratikte karşılaştığımız olaylardan daha ağır kusuru olan taraf boşanma davasını açmasına rağmen kusursuz eş sırf kusurlu eşine zarar vermek için boşanma davasının reddini talep etmektedir. Buna örnek olarak eşini aldatan kadının boşanmak istemesine rağmen kocanın sırf zarar vermek amacıyla boşanmayı istememesi gösterilebilir. Bu tür durumlarda hakim daha ağır kusurlu taraf talep etmesine rağmen boşanmaya karar vermelidir.

Değinmek istediğimiz başka bir hususta 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesidir. Bu maddeye göre herhangi bir sebeple açılan bir boşanma davasının reddedilmesinin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen evlilik birliği kurulamamışsa taraflardan birinin başvurusu üzerine hakim boşanma karar verir. Burada önemli olan önceden kanunda yazılı sebeplerden herhangi biri nedeniyle açılan boşanma davasının reddedilmesinin ardından 3 yıl geçmesine rağmen eşlerin ortak hayatı kuramamalıdır. Bu halde hâkimin artık takdir yetkisi bulunmamakta, evllik birliği temelinden sarsılmış sayılmakta ve taraflardan birinin başvurusu üzerine boşanma kararı vermek zorundadır.

Av. Halil İbrahim ÇELİK-Av. Tuğsan YILMAZ