Title: Eşim çalışmama izin vermiyor. Boşanma sebebi midir?
Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Feb 18
Rating: 5.0

Eski çağlardan günümüze bilgili ve eğitimli nesillerin yetişmesinde önemli roller üstlenen kadınlar, tarih zamanları içerisinde, dönemin durum ve özelliklerine göre çeşitli alan ve statülerde çalışarak ülkelerin gelişmesinde doğrudan pay sahibi olan ekonomik faaliyetlere katılmışlardır. Küreselleşen dünya ve eğitim seviyesindeki artış ile artık iş hayatının daha çok içinde olan kadın, ülkemizde çeşitli yasal düzenlemelerle birlikte çağdaş yaşamın gereklerine göre korunmaktadır. Anayasamızın 10.maddesi, kanun önünde eşitliği içeren bir düzenlemedir. Buna göre: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.” Kanun önünde eşit hak ve yükümlülüklere sahip olan kadın ve erkek, sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler kapsamında değerlendirilen Anayasanın 49.maddesi gereğince cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin çalışma hakkına sahiptir ve bu, bir hak olmasının yanında aynı zamanda da bir ödevdir. Yine aynı maddenin ikinci fıkrasında “Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek, işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.” şeklindeki ibareye yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, cinsiyet farklılığı esas alınmadan kadın ve erkek için eşit düzenlemeler mevcut olmakla birlikte söz konusu haklar, devlet tarafından da koruma altına alınmıştır.

Toplumların genel görüşü itibariyle kadınların topluluk içindeki görevleri gündeme geldiğinde, genel çerçevede öncelikli olarak, yaratılış gereği annelik ve ev kadınlığı mevzubahis olmaktadır. Ancak objektif değerlendirmeler sonucu kadının bu görevlerinin yanında yüzyıllar boyunca çalışma hayatına katıldığı ve yine bu görevlerinin kadının çalışmasının önünde bir engel olmadığı anlaşılmaktadır. Evlilik ve kadının iş hayatında aktif rol üstlenmesi birlikte değerlendirildiği zaman, bazen, uygulamada erkeklerin kadının çalışmasına izin vermediği görülmektedir. Oysaki hem anayasal bir hak olan çalışma hakkı hem de 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 192.maddesi uyarınca “Eşlerden her biri, meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir. Ancak, meslek ve iş seçiminde ve bunların yürütülmesinde evlilik birliğinin huzur ve yararı göz önünde tutulur.” şeklindeki düzenleme gereği, kadın ve erkek için çalışmak bir hak ve ödevdir, ayrıca evlilik birliğinin huzur ve yararı gözetilerek eşlerden biri, mesleğinin icrası için diğer eşten izin almak zorunda da değildir. Çeşitli Yargıtay kararlarıyla birlikte değerlendirildiğinde, eşinin çalışmasına izin vermeyen ve dolayısıyla da bunu bir problem haline getirerek boşanmaya neden olan koca tam kusurlu sayılmaktadır. Bu, somut olay da değerlendirilmek koşuluyla ispat edildiği takdirde bir boşanma sebebi olabilmektedir.

İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin? M. Kemal ATATÜRK

Yazarlar:

Av. Tuğsan YILMAZ
Av. Halil İbrahim ÇELİK
Huk. Fak. Öğ. Didem TALGIR