Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Feb 12
Rating:
Hekimler tıp biliminin en önemli öznesi, insan ve toplum sağlığına hizmet etmekle mükellef olan saygın kişilerdir. Yaptıkları işin ciddiyetine binaen hekimlerin hastalara, hastaların da hekimlere yönelik birtakım hak ve yükümlülükleri mevcuttur. Hekimlerin meslekî açıdan bağlı bulunduğu Türk Tabipler Birliği’nin etik kuralları ve Tıbbî Deontoloji Tüzüğü hekim hakları konusunda bağlayıcı bir nitelik arz etmektedir.
Hekim-hasta arası ikili ilişkilerde hekimlerin hukukî zeminde güvence altına alınması amacıyla çalıştığı ortam ve çalışma koşullarına ilişkin genel mahiyette hekim hakları, özlük hakları, örgütlenme hakkı gibi haklara sahiptir. Bu alandaki hekim haklarının içeriğinden bahsedecek olursak hekimin teorik hizmetten ziyade hastalara sunduğu pratik sağlık hizmetlerini verimli bir şekilde sağlayabilmesi için gerekli araç, gereç, ilaç, tıbbî malzeme vs. talep etme hakkına sahiptir. Bunun yanında tıbbi literatürde konsültasyon adı verilen istişare niteliğindeki diğer uzman hekimlerden hastaya yönelik incelemede bulunmalarını talep edebilir. Konsültasyon istemek hastayı reddetmek anlamına gelmemektedir. Dallarında uzmanlaşmış hekimlerden söz konusu vaka hakkında yardım almaktır ve bu da hekim hakları arasında yer alan bir diğer husustur.
Hekimlerin aldıkları tıp eğitimi gereğince hangi tedavi metodunu seçeceği konusunda tam bir serbestiyet içerisindedir. Bir başka hekim, hasta yakını ya da bağlı bulunduğu hastane yönetimi tarafından hekim uygun görmediği tedaviyi hastaya uygulamaya zorlanamaz. Hekim her hastasına yeterli miktarda zaman ayırma hakkına sahiptir. Bu hak bir nevi hem hasta hem hekimin menfaatine hizmet eden bir haktır. Çünkü ağır iş yükü altındaki bir hekim hastalarına yeterli zamanı ayırmakta zorlandığı takdirde bundan hem hasta hem de hekim zarar görecek ve uygulanan sağlık hizmeti belki de amacına ulaşamayacaktır. Bu kapsamda uygulamada hekimlerin hastalarına yeterli zamanı ayıramama probleminin mevcut olduğu hekimlerin muayene ettiği hasta sayılarının istatistiklere göre fazla olması nedeniyle kabul edilebilecektir. Bu problemin çözüme kavuşturulmasında ve hekim haklarının korunmasında gerek hastane yönetimlerince gerekse Sağlık Bakanlığı tarafından radikal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Hekimler hastalarına şifa garantisi vermeme hakkına sahiptir. Şifa garantisi verilmesinin elzem olduğu tedavi şekilleri istisnaidir. Bunlar genellikle eser sözleşmelerine örnek olarak verebileceğimiz hekimin hastanın istediği bir biçimde tedavi yapma borcu altına girdiği plastik ve estetik cerrahi ameliyatları ile diş hekimlerinin bazı uygulamalarıdır.
Sadece hekimlere özgü bir başka hak ise hekimlerin hastayı reddetme hakkıdır. Herhangi bir kişisel problemden kaynaklanmamak koşulu ile hekim makul gerekçeler ile hastasını reddetme hakkına sahiptir. Söz konusu makul gerekçelerin (hastanın hekime yönelik tehditkâr ve hakaretamiz tavırları gibi) hekim ile hasta arasındaki tedavi sürecini başarıya ulaştıramayacak nitelikte olması ve hastanın doktor tarafından reddedilmesi halinde herhangi bir hayati tehlikeyle karşı karşıya kalmaması tıbbi etik açısından önem arz etmektedir.
Son olarak hekimlerin tüm bu sağlık hizmetlerini sunarken hastane ortamından kaynaklanabilecek her türlü enfeksiyon riskine karşı sağlıklı ve sterilize bir ortamda çalışma hakkına ve harcadıkları emek ve karşı karşıya kaldıkları riskler göz önünde bulundurularak makul bir ücret alma hakkına sahip oldukları unutulmamalıdır.
Hekim haklarını salt yukarıda yazılanlarla sınırlamak mümkün değildir. Zorlu çalışma şartları ve hukuki riskin varlığı nedeniyle bu yazımızda değinemediğimiz diğer hekim haklarına ayrı başlıklar altında değinmeyi uygun bulmaktayız.
Av. Tuğsan YILMAZ
Sağlık hukuku kapsamındaki hukuki yazılarımızın tamamına buradan sağlık hukuku ile ilgili videolarımıza ise sağlık hukuku videoları ndan ulaşabilirsiniz.
Yorum yap