Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Oct 23
Rating:
Güveni kötüye kullanma TCK’ da malvarlığına karşı suçlar bölümünde 155. Maddede düzenlenen bir suç tipidir. Buna göre “başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkâr eden kişi, şikâyet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.” “Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
Güveni kötüye kullanma suçuyla korunan hukuki değeri, mülkiyet ve zilyetlik hakları ve taraflar arasındaki güven ilişkisidir. Fail ise, bu suçun konusunu oluşturan malın zilyetliğinin devredildiği kişidir. Bu kişi bu devir sözleşmesel ilişkisinin bir tarafıdır. Malın maliki de zilyedine karşı bu suçu işleyebilir. Mağdur malın maliki ya da zilyedinden malın zilyetliğini devralıp bu malı muhafaza etmesi veya belirli şekilde kullanması amacıyla zilyetliği bir başkasına devreden kişidir.
Güveni Kötüye Kullanma
Suçun konusunu, başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli şekilde kullanmak üzere zilyetliği başkasına devredilmiş olan mal oluşturur. Malın taşınır veya taşınmaz olması mümkündür. Doktrinde bu suçun yalnızca taşınırlara karşı işlenebileceğini savunan görüşlerde bulunur. Mal, üzerinde hakimiyet kurulabilen, maddi bütünlüğü olan ve somut bir yapıda olan olmalıdır. Sıvı ve gazlar da belirli biçimde toplanarak maddi bir şekle sokulabilir. Ayrıca malın ekonomik ve ya manevi bir değeri bulunmalıdır. Misli eşyalarında bu suça konu olabileceği kabul edilmektedir. Fail misli eşyayı tüketirse eşyaya denk bir eşyayı iade etmezse güveni kötüye kullanma suçu oluşacaktır. Dolayısıyla ‘para’ da suça konu olabilir. Malın mutlaka maddi bir varlığı olması gerektiğinden alacaklar ve haklar bu suçun konusunu oluşturmaz. Ancak hakları somutlaştıran senet gibi maddi kağıtlar güveni kötüye kullanma suçuna vücut verebilir. Aynı şekilde bilgilerin veya bilgisayar verilerinin de mal olarak kabul edilebilmesi için DVD, bellek gibi veri taşıyıcılarına kaydedilmeleri gerekir. Kanunda ‘mal’ ifadesine yer verilmiş ancak taşınır ya da taşınmaz niteliği belirtilmemiştir. Dolayısıyla hem taşınır hem de taşınmaz mallar suça konu olabilir. (Doktrinde ancak taşınmazlardan ayrılabilen parçaların konu olabileceğine ya da taşınmazların suça konu olamayacağına dair görüşler bulunmaktadır.) Şöyle ki taşınmazların borçlandırıcı ve tasarruf işlemlerinin tapuda yapılması nedeniyle taşınmazlar hakkında görevin kötüye kullanılması pek olası gözükmemektedir.
Malın başkasına ait olması gerekir. Malın müşterek veya elbirliği ile mülkiyet halinde olması durumunda da başkasına ait maldan bahsedilir. Müşterek mülkiyette maliklerden biri kendi hissesini aşan kısımda bu suçu işleyebilir. Elbirliğiyle mülkiyet halindeyse konu mal her malik için diğer malikler karşısında başkasına ait olarak değerlendirilir. Sahipsiz olan mallar da ise bu suç oluşmaz.
Güveni kötüye kullanma suçunun konusunu oluşturan mal, başkasına ait olup da muhafaza etmek veya belirli şekilde kullanılmak üzere zilyetliği faile devredilmiş olan maldır. Demek ki malın zilyetliğinin fail ve mağdur arasındaki ilişki gereği teslim edilmesi gerekir. Malın zilyetliği hukuken geçerli olan bir rıza doğrultusunda faile devredilmelidir. Mağdurun rızasının olmadığı durumlarda hırsızlık suçu gündeme gelebilir. Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için ayrıca malikin zilyetliğin devriyle, mal üzerindeki tüm hâkimiyetini zilyede geçirmiş olması gerekir. Çeşitli nedenlerle devir sonrası malikin denetim gibi yetkisi varsa suç oluşmaz. Suçun konusunu oluşturan mal üzerinde, muhafaza etmek veya belirli şekilde kullanmak üzere zilyetlik devredilmelidir. Bu devir ise bir sözleşmeyle gerçekleşir. Zira suçtan anlaşılan güven, bu sözleşmeye duyulan güvendir. Bir sözleşmenin konusu emredici hükümlere, ahlaka, kamu düzenine ve kişisel haklara aykırı olamaz. Aksi halde sözleşme kesin hükümsüzdür. Dolayısıyla suça konu malın zilyetliği hukuka aykırı bir amaçla devredildiyse, güveni kötüye kullanma suçu oluşmayacaktır.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Fiil Unsuru
Suça konu malın üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmak veya bu devir olgusunu inkâr etmek, söz konusu suçta fiil unsurunu oluşturmaktadır. Kanuni tanımda hangi hareketlerin suçtaki fiilleri oluşturacağı tek tek sayılma yoluna gidilmemiş, serbest hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir.
Zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunmak: Zilyetliğin devrenin amacı dışında hangi tasarruflarda bulunmanın suçu oluşturacağı TCK’ da belirtilmemiştir. Ancak ETCK’ da bu tasarruflar; satmak, rehnetmek, sarf ve istihlak etmek, ketim ve inkâr etmek, tahvil etmek olarak belirtilmişti. Yeni ceza kanununda böyle bir sayım yapılmayıp, eskiden sayılan tasarrufları da içine alan geniş bir ifade tarzı benimsenmiştir. Dolayısıyla satmak, rehnetmek, kullanmak ve tüketmek, değiştirmek ve başkalaştırmak, bağışlamak gibi tasarruflar zilyetliğin devir amacı dışında kalması halinde suçun fiil unsurunu gerçekleştirmektir.
Devir olgusunu inkâr etmek: Failin mağdurla kurduğu hukuki ilişkinin varlığını kabul etmemek demektir. Failin hal ve hareketlerinin ciddi olması gerekir. Durumdan ciddi olmadığı anlaşılan inkârlar görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaz. İnkâr zilyetliğin devrinin hiç yapılmadığını iddia etmek veya iade talebine cevap vermemek suretiyle yapılabilir. Fail cevap vermemek adına iletişimi kesebilir, malı gizlemek için gerçek dışı söylemlerde bulunabilir.
Ceza hukukunda bazı suçlarda failin cezalandırılabilmesi için ayrıca dış dünyada meydana gelen bir değişiklik yani netice aranmaktadır. Görevi kötüye kullanma suçu bakımındansa, suça elverişli hareketlerin tamamlanmasıyla ayrıca bir netice aranmadan suç tamamlanmaktadır. Bu tür suçlara sırf hareket suçu denir. Dolayısıyla söz konusu suçun oluşabilmesi için, failin suç konusu mal üzerinde zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunması veya devir olgusunu inkâr etmesiyle suç tamamlanır.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Nitelikli Unsurlar
Kanunda suçun temel şeklinden sonra yer alan ve daha ağır ya da daha hafif bir cezalandırmayı gerektiren durumlara nitelikli haller denmektedir. Güveni kötüye kullanma suçunun düzenlendiği maddenin ikinci fıkrasında daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallere yer verilmiştir. Buna göre suçun meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Bu nitelikli unsur ticaret ve hizmet ilişkisinden doğabileceği gibi failin vasfından kaynaklanan bir meslek ya da sanatı icra ediyor olmasından da doğabilir. Ayrıca failin başkasının mallarını idare etme yetkisinden de doğabilir. Bu yetki bir sözleşme ilişkisinden veya resmi makamlardan kaynaklanabilir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Kast Unsuru
Güveni kötüye kullanma suçunun manevi unsuru kasttır. Fail, başkasına ait olan, muhafaza etmek veya belirli şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, bilerek ve isteyerek zilyetliğin devir amacı dışında tasarrufta bulunur veya devir olgusunu inkâr ederse bu suç oluşur. Bu suçta fail, malın başkasına ait olduğunu, bir amaçla kendisine zilyetliğinin teslim edildiğini bilmesine rağmen tipik fiili gerçekleştirmektedir.
Güveni kötüye kullanma suçu bakımından genel kast yeterli olmayıp ayrıca kendisinin veya başkasının yararına hareket etme amacı bulunmalıdır. Yani menfaat sağlama amacı bulunmalıdır. Yargıtay’ın verdiği kararlarda da bu amaç aranmaktadır.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Hukuka Aykırılık Unsuru
Bir fiilin tipik olması hukuka aykırı olduğuna karinedir. Ancak öyle haller vardır ki hukuku aykırılığı ortadan kaldırarak fiili hukuka uygun hale getirir ve faile fiilinden ötürü ceza verilmez. TCK’ da bulunan bu haller; kanun hükmünü yerine getirme, meşru savunma, hakkın kullanılması ve ilgilinin rızasıdır. Güveni kötüye kullanma suçunda hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası hukuka uygunluk nedenleri ön plana çıkmaktadır.
Hakkın kullanılması; Bir hakkını kullanan kimse hukuka aykırı şekilde hareket etmiş sayılmaz. Güveni kötüye kullanma suçu bakımından bu husus hapis hakkı konusunda gündeme gelmektedir. Hapis hakkı alacaklıya, borçluya ait olan ve kendisinin zilyetliğinde bulunan taşınır mal üzerinde borç ödeninceye kadar bu malı hapsetme hatta paraya çevirme hakkı tanır. Hapis hakkı yalnızca borçlunun rızası ile devrettiği mallar üzerinde kurulabilir. Dolayısıyla güveni kötüye kullanma suçu ile yakından ilgili bir hukuka uygunluk nedenidir.
İlgilinin rızası; Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez. Güveni kötüye kullanma suçuyla mülkiyet hakkı ve sözleşme tarafları arası güven ilişkisi korunmaktadır. İşte belli bir ilişki çerçevesinde faile bir malın zilyetliğini devreden kişi mutlaka malik olmak zorunda değildir. Zilyetliği devreden kişinin malik olmadığı durumlarda alt kullanıcının kullanımı, ana sözleşmede devredilen konumunda olan kişinin rızasıyla mümkündür.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunda Cezasızlık Sebepleri
Güveni kötüye kullanma suçunun haklarında ayrılık kararı verilmiş eşlerden birinin, üstsoy veya altsoyun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın, aynı konutta beraber yaşanılan kardeşlerden birinin zararına işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
Görevi kötüye kullanma suçunun haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi halinde; ilgi akraba hakkında şikâyet üzerinde verilecek ceza, yarısı oranında indirilir. Belirli akrabalık ilişkileri cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep olarak düzenlenmiştir.
Güveni kötüye kullanma suçunda ayrıca etkin pişmanlık hükmü benimsenmiştir. TCK 168 uyarınca Güveni kötüye kullanma suçu tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir. Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir. Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.
TCK 169’ da ise, güveni kötüye kullanma suçu işlenerek lehine haksız menfaat sağlanan tüzel kişi hakkında tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmedileceği belirtilmektedir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu Şikayete Bağlı Mıdır?
Güveni kötüye kullanma suçu temel şekli bakımından şikâyete tabi bir suç olarak düzenlenmiştir. Suçtan zarar gören kişilerin şikâyet hakkı bulunmaktadır. Şikâyet hakkına sahip olan kişiler fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren altı ay içinde şikâyet hakkını kullanmalıdır. Bu sürenin dolmuş olması halinde soruşturma evresinde kovuşturmaya yer olmadığına, kovuşturma evresindeyse davanın düşmesine karar verilir. Nitekim şikâyet süresi hak düşürücü bir süredir. Şikâyet hakkı kullanıldıktan sonra şikâyetin geri alınması yani şikâyetten vazgeçilmesi mümkündür. Şikâyetten feragat ise şikâyet hakkı doğduktan sonra bu hakkın kullanılmayacağının ifade edilmesidir. Güveni kötüye kullanma suçu şikâyete tabi bir suç olması karşısında etkin pişmanlık hükmünün düzenlenmesi nedeniyle uzlaşma hükümlerinin uygulanmaması gerekir. Çünkü CMK 253/3 hükmü uyarınca etkin pişmanlığın uygulanabildiği suçlarda uzlaşma mümkün değildir.
Güveni Kötüye Kullanma Suçu Cezası
Suçun basit halinin cezası altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Hâkime ceza konusunda seçimlik bir yetki verilmektedir. Suçun ikinci fıkrasında düzenlenen durumda ise bir yıldan yedi yıla kadar hapis veya üç bin güne kadar adli para cezasıdır. Ayrıca güveni kötüye kullanma suçunun işlenmesi sırasında kullanılan veya bu suçtan elde edilen eşyaların veya kazançların müsaderesine, güvenlik tedbiri olarak hükmedilebilir.
Av. Tuğsan YILMAZ
Taksirle Yaralama Suçu konulu önceki makalemizde kast unsuru olmaksızın taksirle işlenen yaralama suçunun unsurları, nitelikli halleri, ceza miktarı ve kovuşturmasının şikayete tabi olup olmadığı incelenmiştir.
Mirasın üzerinden para kazanmak suç mudur? Ve şikayet etme hakkımız var mı? Kaç sene hapis yatar?
Emir Bey,
Anlatımınızdan suç unsuru bir olay olup olmadığı anlaşılmamaktadır. Ayrıca sorunuzun güveni kötüye kullanma suçu ile ilgili olup olmadığı da belirsizdir.
merhaba
bir firmadan araç kiraladım ve yaklasık 20.000 lira kira bedeli ödedim. fakat işlerimin bozulması nedeni ile son kiramı geciktirdim ve aracı 15 gün gec teslim ettim. hakkımda güveni kotuye kullanma diye bir dava açılmıs yaklasık 2800 lira borç çıktı. borcumun arkasındayım ama bu dava çok canımı sıkıyo. güveni kötüye kullanmadım sadece imkansızlık. ne yapmam gerekiyo daha önce hiç mahkemeye çıkmadım yardımcı olabilirmisiniz
Aracın geç teslimi cezai bir süreçle karşı karşıya kalmanıza sebep olmuştur. Zira kira bedelini geç ödemek cezai değil hukuki ihtilaf konusudur.
Güveni kötüye kullanma suçu şikayete tabi olduğundan şikayetçi vazgeçtiği takdirde dava düşecektir. Vazgeçmez ise avukat tutmayı düşünmelisiniz.
Emlakçıya 3000 lira kapora verdim yazılı değil ama sözlü olarak evin iskanının olduğunu söyledi ve Exper geldiği Zaman fazla kat çıkıldığından iskan verilmediğini bize gösterilen havuzunda başka binaya ait olduğunu söyledi bizde evi almaktan vazgeçtik ancak kaporayı alamıyorum kapora sözleşmem var ne yapabilirim haklarım neler teşekürler
Suç duyurusunda bulundunuz mu?
Katılmış olduğumuz bir ihalede, yapmış oluğumuz bir yanlışlıktan dolayı gösterdiğimiz teminat, devlet idaresi tarafından irad edildi. Bu durum bir güveni kötüye kullanma suçu teşkil eder mi?
İhale şartnamesi ve mevzuatta öngörülen bir düzenleme bulunduğu takdirde etmeyecektir.
Selamlar
Bir şahısın yanında çalışırken kendi isteğimle ayrıldım bu ayrımam dan dolayı şahıs bana habersiz ayrıldığım için güveni kötüye kullanma adı altında dava açtı. Şahısın yanında çalışırken kasa ve hessplardan ben sorumluydum ondan bilgisi dahilinde para almıştım bunların hepsi kasa defterinde yazılı mevcuttu fakat bu bana iftira atarak giderken kasadaki paralarıda aldı diye mahkemeye söyledi her şey kasa defterinde yazarken iki tane şahitte benim lehime konuşmuşken son duruşmada hakim karşı tarafa sordu ceza alması durumunda indirim uygulansınmı diye ve dava yı ileri bir tarihe erteledi bu durumda ben ceza almış mı veya alacakmıyım pek anlamadım yardımcı olursanız sevinirim. Teşekkürler.
İleri bir tarihe ertelenen duruşma şu aşamada karar verilmediğini gösterir. Ceza alıp alamayacağınız konusundaki öngörümü ancak dosyanızı incelemek suretiyle paylaşabilirim.
Iyi günler ben bir arkadaşıma prof. Mak. Verdim ama arkadaş aradan 1.5 ay geçti vermedi hala ve antalyaya gitmiş arıyorum mesajlara cevap vermiyor. Yolladığını iddaa ediyor ama verdiği takıp numarasına bişi çıkmıyor gelen giden birşey de yok kargo şubesinden baya bilgi aldım. Büyük ihtimal bizim eşyayı yedi arkadaş. Demek istediğim nereye şikayet edebilirim ve nasıl bir sonuca ulaşırız yazışmalar var
Kendisini XXX partinin mkyk üyesi olarak tanıtan bir kadın ve onun eşi olan XXX ocakları Genel başkanı olarak kendisini tanıtan bir erkek yargıtayda dosyası olan ve cezaevinde yatan oğlumu dosyayı esastan bozup cezaevinden çıkaracağı vaadiyle benden 120.000 TL para aldı ve beni yaklaşık 2-3 ay oyaladı. Dosya açıldı ve reddedildi yani hiçbir sonuç çıkmadı olmaması halinde paramı geri iade edeceğini söyledi. Şahsın adresi iş yerleri her türlü bilgiye sahibim. Arıyorum açmıyor beni oyalıyor parayı yargıtaydaki savcı ve ekibine vediğini aralarında paylaştıklarını hemen veremeyeceklerini parayı toparlamak için zaman istediklerini söylüyor. Bu durumda suç duyurusunda bulunabilir miyim? Başıma gelen olay dolandırıcılık kapsamında mıdır?
Ahmet Bey,
Bu tip eylemler malesef ki ceza hukukunda ümit tacirliği olarak yapılmakta. Suç duyurusunda bulunmalısınız.
Sizin olayınızdan bağımsız olarak, “Yargıtay’dan işi çözerim, hakimlere şu kadar ödeyeceğim, işi bağladım şu kadar ver.” gibi yaklaşımda bulunan kişilerden tüm okuyucularımızın uzak durmasını şiddetle tavsiye ederim.
Mrb bundan yaklasik 5ay once arac kiraladim arac benden kaynak lan mayan bir sebebten dolayi arizalandi aracin sahibini aradim anlattim aracimi yaptirdedi bende aracin masrafini ogrenmek icin tamirciye goturdum motoru sokturdum ve 5000 bin liralik masraf cikti ben maddi durumum olmadigi icin yaptiramayacami soykedim araci aldi ve bana guveni kotuye kullanma davasi acmi dava 2017 nin 4.ayinda neyapmaliyim daha yeni evlendim hapis cezasi alirmiyim acil cvp verirmisiniz
Dava dosyanızı mutlaka bir avukata inceleterek görüş almanızı öneririm.
merhaba tuğsan bey,
Emlakci aracılığıyla bir ev beğendik,
Emlakci ile mal sahibinin yanına gittik 300000 TL karşılığında 100000 TL nakit 200000 TL banka kredisi ile ödenecek diye emlakci bir sözleşme yaptık emlakcinin yanında yaptığı sözleşmeye istinaden mal sahibine 5000 TL kapora verdim karşılığında 5000 TL senet aldım sonradan tapu dairesinde dairenin üstünde ipotek ve haciz olduğunu öğrendim bunlar bana başında söylenmedi ve daireyi almaktan vazgeçtim bu durumda verdiğim kapora yanarmi elimdeki senetin bir anlamı yokmu.
Ayrıca sözleşmede cayan taraf şu kadar öder yada kapora si yanar diye bir madde yok..
vereceğiniz cevap için şimdiden çok teşekkür ederim..
Lütfen konu ile ilgili yazılarımızın altına yorum yapınız.
Yargıtay içtihadları uyarınca kapora iade alınabilir.
Bi arkadas geldi kndisine telefon alacagını ve bu konudada yardım istedi bnde kndisine yardımcı olum tabi arada komisyonumu aldım bunuda ona söylemedim yani aldıgım fiyatın üstüne komisyonumu ekleyerek bu fiyat dedim oda gönül rızasıyla kabul etti. simdide k kartı ekstiresinden nereden aldıgımı ögrenip gtmiş srmus bnm satın aldıgım fiyatı ögrenmiş simdide beni dolandırıcılıkla sucluyor savcılıga gidip suc duyursunda bulunacakmış akibeti nedir tsk
Kozmetik mağazasında çalışmış olduğum süre içerisinde müşterilerin denemesi için kullanılan ürünlerden tüm mağaza personeli olmak üzere kendimize de alıyorduk. Sonradan bunun yasak olduğunu belirterek iş akdim fes edildi. Çıkış işlemleri sırasında da tespit edilen ürünlerin maddi karşılığını belirlediler ve ödedim ama şimdi güveni kötüye kullanma yüzünden dava açılmış. Ne yapabilirim yardımcı olur musunuz
Tüm çalışanların kullanımının iş yeri uygulaması olduğunu ispatlayabiliyor musunuz? Bu hususta iş arkadaşlarınız tanıklık yapar mı?
Tuğsan Bey merhaba, ben önce ki çalıştığım kurumda 1 adet bilgisayarı zimmetime geçirip bir internet sitesi aracılığı ile satışını yaptım zor durumda kaldığımdan. Bu durum şirket tarafından tespit edildi. Tarafıma hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan dava açıldı. Dava 21 Şubat’ da. Ben 2 ay önce kurumun uğramış olduğu zararın tümünü ödedim. Bu durumda alacağım ceza tam olarak ne olur ? HAGB’ den faydalanabilir miyim ? HAGB’ den faydalanırsam ceza evine girer miyim ? Günlerdir bu sorular kafamı çok yoruyor. Şimdiden çok teşekkür ederim.
Zararın soruşturma aşamasında giderilmesi ceza miktarında indirim oranını arttıracaktır. HAGB aldığınız takdirde ceza evine girmezsiniz. Dava sürecindeki savunmanızı hata yapmaksızın yapmanızda ve yargılama sürecini takip etmenizde fayda olacaktır.
sayın avukat Tuğsan YILMAZ BEY . benim köydeki tapulu arazimin üzerinde babamdan kalan evimi bir mütahitle anlaştım yıkıp yerine yenisini yapmak şartıyla 15.02.2016 tarihinde 20.000tl peşin ödedim güvendim sadece parayı veririken kısa bir sözleşme yaptım. bu güne kadar daha yapmadılar savcılığa suc duyurusunda bulundum takipsizlik geldi vatandaşı hiç aramamışlar bile sulk cezaya itirazda bulundum oda takipsizlk geldi bu nasıl iş anlamadım,SÖZLEŞMEM ŞÖYLE KÖYDEKİ EVİMİ YIKIP YENİSİNİ ANAHTAR TESLİMİ YAPMAK KAYDIYLA SAMET COBANA VERDİM. ama gün koymadık zaman da koymadık sadece 30 senedir tanıyorum diye itimat ettim .. beni aydınlatırsanız sevinirim acab benmi sucluyum köyüm 250 hane rezil oldum bahcem virane halinde duruyor.
Meraba Tugsan bey ben aracimi satmak icin galeriye goturdum ve satis sozlesmemizi yaptik 10 binlira pesinat aldik ciktik 3 gun sonra beni aradilar ve aracimi almiycaklarini pesinati istediler bende gittim verdim arac burda kalsin musteri cikarsa satalim dediler bende biraktim ciktim 5 gun sonra araci almaya gitdigimde aracimi orda goremedim ve sordum benim arabam nerde a 4 kagida yazi yazmislar ara a kisi getirdi ve a kisi devir sahibine vekaleten aldi 35 binlira verildi kalan 70 bin devri verildiginde verilecektir diye ben den 35 binlira ver yoksa arabani hurdaya verecez ve parcalayacaz dediler ben bunlar dan hic para almadim 10 bin aldim vede geri verdim verdigime dair imzali kagidim var suc duyurusunda bulundum ordaki polisler. Bana bunun en basit suc oldugunu ve takipsizlik verilecegini soylediler bunun suc a girmiyormu ellerinde hic imzali kagidim yok teslim ettigime dair kagidim var aracin devri benim uzerimde aracimi saklamislar bulamiyorum ve tehdit ediyorlar sizce buna savcilik takipsizlik verirmi simdiden tsk cevabiniz icin
Delillerinizi sunup şikayetinizi doğru olarak anlattığınız takdirde takipsizlik kararı verileceğini düşünmüyorum.
İyi günler
Altınları alıp giden eşe dolandırıcılık yada güveni kötüye kullanma davası açılabilir mi.
Altınlardan kastınız düğün takıları ise bir suç unsuru bulunmayacaktır. Dolandırıcılık için evliliğin hileli olması gerekir.
İzmir’de kurulu firmamın Balıkesir’de çalışan ve Tamir için Balıkesir’de Servise verdiğim iş makinesini servis satın almak istedi ve rakamda anlaştık. Bir süre sonra ödeme yapabileceğini söyleyince yabancı olmadığı için makineyi geri almadan ayrıldım. Faturası ruhsatı ve ticaret sicil kaydı firmam adına. Yaklaşık 8 ay ödeme yapmayınca geri istedim. O zaman bir miktar (%30j müşteri çeki göndererek beni yaklaşık 6 ay daha oyaladı. En son “verdiğin parayı geri al makinemi ver” noktasına geldik. Bu sırada makineyi sattığını öğrendim. Sattığı yeri bizden sakladı. Araştırma sonucu Bursa’da başka bir tamirhaneye sattığını bu tamirhanenin de yine Bursa’da başka bir tamirhaneye kira sözleşmesi ile verdiğini öğrendim. Bursa’da yakın bir karakola giderek ruhsat ve plakamızı gösterdik olayı anlattık ancak bizi savcılığa yönlendirdiler. Savcılık ifademizi aldı ve bizi Balıkesir’e yönlendirdi. Şikayetimiz ilgili belgelerin Balıkesir’e gelmesi 2 ay kadar sürdü. Araya adli tatil girdi ve en son kasım ayında şikayetimiz ile birlikte makinemizin iadesi isteğimiz red edildi. İtiraz ettik ancak Ocak ayında itirazımız da olumsuz sonuçlandı. İcra davası açmamız söylendi. Bu ara icra davası açmak için bir avukat bakıyorum.
Yazınızı okuyunca “Güveni Kötü kullanma şikayetinde bulunabilir miyim?” diye düşündüm. Sizce doğru yol olabilir mi?
6 ay zaman aşımı detayını da okudum. Şikayetçi olsam Acaba satıldığını öğrendiğim zaman mı yoksa şikayet sonrası itirazımın sonuçlandığı zaman mı? dikkate alınır?
Eşim 2010 yılında almanyada iş kazasında vefat etti ben türkiyede yaşıyorum eşimin iki erkek kardeşi benden vekalet aldı fabrikaya tazminat davası açmak için bunlar yakınlarından öğrendiğime göre yüklü bi para almışlar ama daha resmi olarak öğrenemedim vekaleti türkiyede bir çok avukata gösterdim bu vekaletle size ödeme yapmak zorunda vekaleti alanlar dediler ama beni ne aradılar nede sordular kendilerinede ulaşamıyorum konsolosluk bilgi veremeyiz diyo sorum şu böyle durumlar güveni kötüye kullanma olarakmı geçiyo zaman aşımına tabimi şikayet etmem gerekiyomu ve bu şahıslara dava açmam gerekirse almanyadamı yoksa türkiyedemi dava açmam gerekiyo
Bir şirkette sigortasız şöförlük yapıyordum para sıkıntım olduğundan dolayı şirkete bildirdim verilmeyince çaresiz ve mecbur kalarak sirketin anlaşmalı olduğu Petrol den şirketin araçlarına yakıt doldurup sattım 150litre civarında şirket bunu öğrendiğinde darp edilip karakola götürüldüm ifade verdik suçumu kabul ettim ifademde daha sonra beni şirkete götürüp 9bin TL’lik senet imzalattilar zorla darp ederek aradan 2hafta sonra ilk senetin parasını 3bin tl yi istediler bende böyle bir ödeme yapamiyacagimi çalışmadığımı belirttim benim bü söylememe karşılık beni tekrardan darp ettiler bende kendilerinden şikayetçi oldum darp raporu alarak iki taraf iki mahkeme var suan ama benim öğrenmek istediğim nasıl bir ceza alırım avukatım yok çünkü ilk mahkeme oldu ifade verdim ara duruşma yapıldı gitmedim bilgim yoktu şuan 3.mahkeme var karar çıkarmı nasıl bir karar çıkar bilgi verirseniz sevinirim lütfen şimdiden teşekkürler
Noterde yapılmayan A4 üzerinde imzalı emlak alım sözleşmesi yaptık .Alıcı vazgeçti 5000 tl kapora istiyor kaporaya mahkeme ile alabilirmi.Noterde olmassa iade edilmesimi gerekiyor kesin kararmı.bende ona evimi satılmasına engel oldunuz diye dava açabilirmiyim.
meraba soğuk hava deposuna koyduğumuz meyvaları depo sahibi bizim adımıza sattı parasını peşin olarak. fakat aradan 7 ay kadar geçmesine rağmen parayı çeşitli bahanelerle ödemedi elimizde onun imzasıyla depoya koyduğumuza dair belgeleri var nasıl bir yol izlemeliyiz
Merhaba
Is amacli bir calisana verilen bir cep telefonu var bu telefon sadece is amacli vetilmisti ayrica 2.telefnda verildi sahsa bu ikinci telefonda sahsin telefonu olmadigi icin iletisim kurulsun diye verimisti bu sahis ilk once telefonu birini kaybettigini ve ikince telefonuda getirecegini soyledi aradan 1 ay gectikten sonra sahis telefonla ariyarak iki telefonuda sattigini ve zarari odiyeegini soyledi sonrasinde biz karakola gidip sikayetci olduk ve bu sahis sadece bir telefon verildigini ve onuda kaybettigini soyleyen bir ifade vermis simdi bu sahisi birakmislar ve edevlette dava dosyasi yok buna aytica dava acmalimiyiz yoksa sonradan acilirmi ve bu sahisin yalan ifadelerle kendini kurtarip bizi magdur etme durumu olabilirmi
MERHABA
BEN YAKLAŞIK 2 ( 30-05-2020 TARİHİNDE EVDEN AYRILDIM) AYDIR EŞİMDEN AYRI YAŞIYORUM 20 YILLIK EVLİYİZ BENİM ALDIĞIM AMA RUHSAT SAHİBİNİN EŞİM OLDUĞU BİR ARACIMIZ VAR BEN EVDEN AYRILDIĞIM GÜN EŞİM ARACI YEĞENİNİN ÜZERİNE DEVRETMİŞ VE BEN KULLANMAKTAYKEN ARCI YEDEK ANAHTARI İLE ÇALDILAR ÇALINDIĞI GÜN POLİSE İHBARDA BULUNDUM FAKAT RUHSAT SAHİBİ OLMADIĞIM İÇİN İFADEMİ BİLE ALMADILAR 06-07-2020 TARİHİNDE DE POLİS BENİ ARADI GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNDAN HAKKINIZDA ŞİKAYET VAR DEYİP KARAKOLA DAVET ETTİLER ASIL MADUR BEN OLMAMAM RAĞMEN ŞİMDİ SUÇLU DURUMUNDAYIM NE YAPMALIYIM YARDIMCI OLURMUSUNUZ
TEŞEKKÜR EDERİM.