Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Oct 19
Rating:
Kasten öldürme suçu bir kimsenin yaşamının bir başkası tarafından bilerek haksız bir biçimde ortadan kaldırılması halinde gerçekleşir. Kişinin yaşamı ortadan kaldırıldığından korunan hukuki değer, kişilerin en temel ve birinci dereceden hakkı olan yaşam hakkıdır. Diğer tüm hakların korunabilmesi kişinin yaşamının devam etmesine bağlıdır. Dolayısıyla devlet, yaşam hakkını yalnızca bireyler değil, toplum açısından da korumak istemiştir. Dolayısıyla kural olarak rıza ile öldürmeler dahi cezalandırılmaktadır. TCK’ da bir insanı kasten öldüren ‘kişi’ fail olarak tanımlandığından, faili herkes olabilir. Faillik için özel bir fail sıfatı aranmadığından genel suçlardandır. Bu suçun oluşması için failin suçu başka bir insana karşı işlemesi gerekir. Fail ve mağdur sıfatı aynı kişide birleşemeyeceğinden kişinin kendi hayatına son vermesi fiili ‘intihar’ olarak adlandırılır. İntihar eyleminde de intihara teşebbüs eden değil onu intihara yönlendiren cezalandırılır. (TCK 84, İntihara Yönlendirme Suçu)
Kasten öldürme suçunda mağdur, yaşamı sona erdirilen canlı kişidir. Dolayısıyla sağ doğmak şartıyla doğumdan ölüme kadar her insan mağdur olabilir. Cenin ise farklı bir suç olarak ‘Çocuk Düşürme Suçu’nun mağduru olabilir. Bu suç farklı olarak doğmamış kişiye yöneliktir.
Kasten Adam Öldürme Suçu
Kasten öldürme suçu serbest hareketli bir suç olup ölüm neticesine yönelik her türlü fiille gerçekleştirilebilir. Öldürme çoğu zaman bir alet kullanarak icrai bir davranışla gerçekleştirildiği gibi bazen de bir şey yapmamak suretiyle ihmali olarak da gerçekleştirilebilir. Ancak kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulabilmesi için, bu neticenin oluşumuna sebebiyet veren yükümlülük ihmalinin icrai davranışa eşdeğer olması gerekir. Eşdeğerlilik şartının sağlanmasında en önce failin kastının ölüm neticesini kapsaması gerekir. Kast koşulu gerçekleşmezse taksirle öldürme suçu gündeme gelecektir. Eşdeğerlik koşullarından ikincisi ise, failin hukuki veya sözleşmesel olarak mağdurun ölüm neticesini önlemeye yönelik bir yükümlülüğünün bulunması gerekir. Örneğin kanunen aile bireyleri, hayati tehlike altındaki diğer aile bireylerini kurtarma yükümlülüğü altındadır. Aynı şekilde polisler, itfaiye görevlileri, cankurtaranlarında önleme ve yardım yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu kişilerin yükümlülükleri tabi oldukları mevzuat ile sınırlandırılmıştır. Hekimler de hem hukuki hem sözleşmesel olarak acil hallerde kasten müdahalede bulunmaz ve hasta ölürse öldürme suçuna fail olabilirler. Önleme yükümlülüğü bazen de başkalarının hayatı için tehlike oluşturan bir davranışın gerçekleştirilmesinden kaynaklanır. Örneğin taksirle trafik kazası yapan kişi, yaraladığı kişinin bir an önce tedavisini gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu yükümlülük yerine getirilmez yaralanan kişi ölürse, ölüm neticesinden kazayı yapan kişi de sorumlu olacaktır.
Fail öldürme neticesini kendi yapacağı hareketlerle meydana getirebileceği gibi bir hayvanı veya ceza ehliyeti olmayan birini kullanarak da gerçekleştirebilir. Öldürmeye yönelik fiili failin fiziken kendisinin gerçekleştirmesi ile bir hayvan aracılığıyla gerçekleştirmesi arasında fark yoktur. Öldürmede silah, kesici delici alet, zehir gibi çeşitli, ölüm neticesine uygun vasıtalar kullanılabilir.
Kasten öldürme suçunun oluşmasının en önemli unsuru, ölüm neticesinin meydana gelmesidir. Hâkim görüş uyarınca kişinin ölümü beyin ölümü gerçekleştiği anda olur. Beyin ölümü ise, şuurun tam kaydı, spontane solunum bulunmaması, beyin sapı reflekslerinin tamamen kaybolmuş olması, bu tablonun en az 12 saat değişmeden devamlılığı olarak tanımlanmıştır. (Sağlık Bakanlığı) . İşte bu beyin ölümü veya biyolojik olarak gerçekleşen ölüm neticesiyle failin hareketi arasında biyolojik bağ bulunması gerekir. Failin hareketinden sonra mağdur hemen ölmüş olabilir veya amansız bir hastalığa yakalanıp sonra ölebilir. Ölümün fiilden ne kadar zaman sonra gerçekleştiği fiilin suç niteliğini değiştirmez.
Kasten Adam Öldürme Suçunda Kast Kavramı
Fail ölüm neticesine yönelik hareketleri gerçekleştirirken öldürme kastıyla hareket etmelidir. Fail fiilini gerçekleştirirken ölüm neticesinin meydana geleceğini bilerek ve isteyerek doğrudan kastla hareket etmiş olabilir. Somut olayda failin bilgisi daha rahat anlaşılır. Örneğin bıçak gibi kesici alet kullanan fail bu aracın ölüm neticesini doğuracağını rahatlıkla öngörebilir. Ancak isteme unsurunun belirlenmesi bu kadar kolay olmaz. Failin bilerek hareket etmesi ölümü istediğine karine olsa da isteyerek hareket etmemiş de olabilir. Örneğin kişi, başka birini öldürmek için tehdit ediliyorsa da söz konusu mağduru öldürmüşse ölüm neticesini istemeyerek gerçekleştirmiş olabilir. Ayrıca kişi bir kimseyi öldürmek için uçağa bomba koymuş, bomba patlayınca diğer yolcularda ölmüşse, diğer yolcular bakımından da ikinci dereceden doğrudan kastla hareket etmektedir.
Kişinin öldürme kastı, mağdurla tartıştığı sırada oluşmuş, aradan zaman geçmeden mağduru öldürmüş olabileceği gibi kastın oluştuğu zaman ile öldürme fiili arasında uzun bir zaman süreci de bulunabilir. Bu durumda fail tasarlayarak hareket etmektedir ki bu durum cezayı ağırlaştıran bir hal olarak düzenlenmiştir. Tasarlama için failin suç işleme kararını verip, soğukkanlı biçimde plan yapıp aradan zaman geçse de bu plana sadık kalması gerekir. (Tasarlamada Plan kurma görüşü).
Yargıtay failin öldürme kastının bulunduğunu belirlerken aşağıdaki kriterlerden yararlanmaktadır;
- Suçun İşleniş Biçimi
- Suçu İşlemek İçin Kullanılan Alet
- Mağdurdaki Darbe Sayısı ve Darbelerin Şiddeti
- Mağdurla Fail Arasındaki Mesafe
- Faille Mağdur Arasında Bir Husumet Olup Olmadığı
Bu gibi kriterlerle failin öldürme amacı titizlikle belirlenmelidir. Çünkü fail yalnızca yaralama kastıyla da hareket etmiş olabilir. Yargıtay genellikle, öldürmeye elverişli silah kullanılmasını öldürme kastının bulunduğu şeklinde yorumlamaktadır. Av tüfeği gibi öldürücülük vasfı yüksek silahların kullanılması buna örnektir. Aynı şekilde failin ölümden sonraki hareketleri, öldürme sırasında söylenen sözler, öldürmeye engel durumların gelişmesine rağmen öldürme hareketlerine devam edilmesi öldürme kastının varlığına işarettir. Hiçbir engel olmadığı halde fiile devam etmeyip kişiyi öldürmemekse öldürme kastının bulunmadığına işaret olabilir.
Kasten Adam Öldürme Fiili Hukuka Uygun Olabilir Mi?
Kişinin kasten öldürme suçundan cezalandırılabilmesi için fiilinin hukuka aykırı olması gerekir. Örneğin olayda görevin ifası (Özellikle PVSK 16 kapsamında polisin zor kullanma yetkisi), meşru müdafaa bulunması failin fiilini hukuka uygun hale getirir. Bu noktada Yargıtay, ortada bir saldırı olmamasına rağmen filin saldırı olduğu varsayımından hareketle savunmada bulunmasını hukuka uygun görmektedir. İlgilinin rızasının ise fiili hukuka uygun hale getirmediği kabul edilir. Çünkü mağdurun rızası ancak kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği durumlarda geçerlidir ve yaşam hakkı üzerine kişinin sınırsız bir tasarruf yetkisi bulunmaz. Dolayısıyla Türk hukukunda ötenazi (iyileşmesi mümkün olmayan bir hastalığa yakalanan kişinin hekimden öldürülmeyi talep etmesi) veya birine ‘beni öldür’ denilerek ölüm neticesi doğurma hukuka uygunluk şartını sağlamaz.
Aşağıda sayılan haller somut olayda failin kusurluluğunu etkileyebilmektedir;
- Hukuka aykırı fakat bağlayıcı bir emrin yerine getirilmesi
- Zorunluluk hali
- Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması
- Cebir ve tehdit dolayısıyla kişinin irade yeteneğinin etkilenmesi
- Haksız tahrik
- Yaş küçüklüğü, sağır ve dilsizlik
- Akıl hastalığı
- Geçici nedenler, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde olma
Kasten Adam Öldürme Suçunun Nitelikli Halleri
Suçun tasarlanarak işlenmesi; Yargıtay’ a göre failin belirli bir kimseye karşı belli bir suç işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi, işlemeyi niyet ettiği suçu işlemeden önce soğukkanlı ve sükûnetle düşündükten sonra ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip kararını ısrarla gerçekleştirmesi tasarlamanın varlığına işarettir.
Suçun canavarca hisle veya eziyet çektirerek işlenmesi; Öldürmenin vahşi bir yöntemle gerçekleştirilmesidir. Kişinin kızgın yağ ile veya doğranarak öldürülmesi buna örnektir. Canavarca his failin ölenin acısından zevk duymasıdır. Bu durumda failin duyduğu zevk nedeniyle failin ahlaki kötülüğü de cezalandırılır.
Suçun yangın, su baskını, tahrip, batırma veya bombalama ya da nükleer veya kimyasal silah kullanmak suretiyle işlenmesi; Söz konusu hallerde mağdur dışında toplumunda tehlikeye maruz bırakılması ve mağdurun savunma imkânının azlığıdır.
Suçun üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı işlenmesi; Bu durumda failde daha büyük bir kötülük düşüncesinin bulunması, mağdura yaklaşmasının ve suçun işlenişinin kolaylaşması, mağdurun beklemediği birinden gelen bu saldırıya karşı daha savunmasız kalması nedeniyle ceza arttırılarak verilmektedir.
Suçun çocuğa ya da beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişiye karşı işlenmesi; Kişinin yalnızca çocuk, yaşlı, kadın ya da hasta olması bu nitelikli halin uygulanması bakımından yeterli değildir. Bu durumların kişinin savunmasını olumsuz olarak etkilemesi gerekir. Bu surette fail fiilini normalden daha kolay bir biçimde icra edebilir. Uyku, felç hali bu duruma örnektir.
Suçun gebe olduğu bilinen bir kadına karşı işlenmesi; failin bebeği öldürme kastı aranmaz ancak her halde failin öldürdüğü kadının hamile olduğunu bilmesi gerekir. İki hayata son verildiği için daha ağır bir ceza öngörülmüştür.
Suçun kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi; Kişinin salt kamu görevlisi olması bu nitelikli halin uygulanması için yeterli değildir. Mağdur kamu görevlisinin görevine uygun davranması sonucunda öldürülmesi gerekir.
Suçun bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla işlenmesi; Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için en azından amaçlanan suçun icra hareketlerine başlanması gerekir. Amaç suçun işlenmesinden önce veya sonra gündeme gelebilir.
Suçun bir suçu işleyememekten duyulan infialle işlenmesi; Fail işleyemediği ve kasten gerçekleştirilen bir suçtan dolayı adam öldürmektedir. Temel suç amaç, kasten öldürmeyse araç suç konumundadır.
Suçun kan gütme saikıyla işlenmesi; Kan gütme, bir aile, kabile veya aşiret üyelerinin çeşitli nedenlerle duydukları kin dolayısıyla birbirlerinin hayatlarına son vermeleridir. Kan davası denilen öldürmeler cezalar bu nitelikli hal dolayısıyla arttırılarak verilir. Kan gütme saikinin bulunması için daha önce iki taraf arasında bir adam öldürme olayının yaşanması ve ilk olayla ikinci olay arasında belirli bir zamanın geçmesi aranır.
Suçun töre saikıyla işlenmesi; Ülkemizde yoğun olarak görülen töre ve namus cinayetlerinin çokluğu nedeniyle bu durum cezanın ağırlaştırılmasını gerektirir. Failde töre saikının bulunduğunun kabulü için aile meclisi kararı bulunmalı, aileden biri bu kararı uygulamalı ve töre uyarınca normal karşılanan bir davranış nedeniyle suçun işlenmesi gerekir. töre saikıyla haksız tahrik bir arada uygulanmaz.
Kasten Adam Öldürmeye Teşebbüs
Kasten öldürme suçu mağdurun ölümüyle tamamlanır. Failin hareketinden sonra ölüm gerçekleşmezse fail ya tamamlanmış neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan ya da kasten öldürmeye teşebbüsten cezalandırılır. Cezalandırmanın hangisinden olacağı ise failin kastının tespitine bağlıdır. Fail ölüm kastına yönelik hareket etmişse kasten öldürmeye teşebbüs söz konusudur. Kast yukarıda sayılan kullanılan araç, mesafe, husumet bulunması, darbe sayısı ve olayın akışı gibi kriterlerle belirlenmektedir.
Kasten Adam Öldürme Suçunun Cezası
Kasten öldürme suçunun basit şeklinin cezası müebbet hapistir. Ancak somut olayda yukarıda belirtilen cezayı ağırlaştıran nitelikli hallerden biri varsa fail ağırlaştırılmış müebbet cezası alacaktır. Müebbet hapis, failin kalan tüm hayatını hapiste geçirmesidir. Müebbet cezası alan biri yeniden özgürlüğüne kavuşabilir, yirmi dört yıllık koşullu salıverme süresi hakkında uygulanabilir. Kasten öldürme suçu Ağır Ceza Mahkemelerinde görülmektedir. Davanın zamanaşımı süresi ise yirmi beş yıldır. Bu süre nitelikli hallerin bulunması halinde otuz yıl olarak uygulanır. Suç kendiliğinden soruşturulur, mağdurun yakınlarının veya başka birisinin şikâyetine bağlı değildir. Kasten adam öldürme suçu dolayısıyla müebbet hapis veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişiler cezanın infazı tamamlanıncaya kadar aşağıdaki haklarından yoksun kalmaktadır:
- Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesi
- Seçme seçilme ehliyeti ve diğer siyasi haklar
- Velayet hakkı veya kayyımlık
- Vakıf, dernek, sendika, şirket ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olma
- Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etme
Av. Tuğsan YILMAZ
Kasten Yaralama Suçu, Unsurları Ve Cezası başlıklı bir önceki detaylı ceza hukuku yazımızda Türk Ceza Kanunu bakımından kasten yaralama suçu ve tüm önemli bilgiler detaylı bir biçimde ele alınmıştır.
Yorum yap