Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Oct 13
Rating:
Hekimlerin Sır Saklama Yükümlülüğü
Hekimlerin ve hekimlerle birlikte görev yapan sağlık personellerinin günlük hayatta karşılaştıkları vakıalar ve hastalarla ilgili edindikleri bilgileri üçüncü kişilerle paylaşmama yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu yükümlülüğün temelinde hekim hasta arasındaki güven ilişkisinin tesis edilmesi ve dolaylı olarak hastaların sağlığına bir an önce kavuşturulması amacı yer almaktadır. Bu yükümlülük binlerce yıl öncesinde Hipokrat yemininde de kendisine yer bulmuş bir mesleki etik kuralıdır.
Kişisel verilerin korunması bir diğer tabirle hekimlerin sır saklama yükümlülüğü olarak literatürde yer alan bu husus hakkında; kişisel veri kavramının her türlü tahlil sonuçlarını, hastaya konulan teşhisi, tedavi yöntemlerinin yanı sıra hastaların ailevi, kişisel ve cinsel hayatları ile ilgili bilgileri kapsadığını belirtmek mümkündür. Bu tarz kişisel veriler bireylerin en özel alanı olan kişilik hakkının içerisinde yer aldığı için bu verilerin saklanmasının sadece hastalar için geçerli bir yükümlülük olduğu kanısına varılmamalıdır. Kişisel verilerin üçüncü kişilerle rıza olmaksızın paylaşılması tüm vatandaşlar için yasaklanmıştır ve bu husus Anayasa’ nın 20. Maddesi ile güvence altına alınmıştır. Hekimlerin hastalara yönelik sır saklama yükümlülüğü bu güvencenin spesifik bir halidir.
Hekimlerin Sır Saklama Yükümlülüğünün İstisnaları
Hekimlerin kişisel verileri saklama yükümlülüğünü ortadan kaldıran bazı haller bulunmaktadır. Bu hallerin başında zorunluluk hali gelmektedir. Zorunluluk hali genel anlamda hukuka uygunluk sebepleri içerisinde yer almakla birlikte söz konusu durumda da hastanın (yaşam hakkının ve vücut bütünlüğünün tehdit edilmesi gibi) olası menfaat kayıplarının önüne geçilmesi amacıyla talep halinde kişisel verilerin yetkili makamlarla paylaşılmasından dolayı hekimlere yönelik bir sorumluluk atfedilemeyecektir. Bir diğer husus ise TCK 280 hükmünde belirtildiği üzere yalnızca hekimlerin değil, diğer sağlık mesleği mensuplarının da görevlerini icra ettikleri esnada(örneğin bir hekimin, hastasının öyküsünü almakta iken) bir suçun işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmışsa durumu yetkili makamlara bildirmekle yükümlüdür. Bu durum, hekimlerin sır saklama yükümlülüğünün bir başka istisnasıdır. Bununla birlikte hastanın (AIDS, verem, ebola gibi) bulaşıcı ve ölümcül hastalıklara yakalandığını tespit eden hekim, bu verinin toplum sağlığının korunması ve üstün kamu yararı bulunmasından dolayı yetkili makamlarca paylaşmasında bir mahzur bulunmamaktadır.
Hekimlerin sır saklama yükümlülüğü hekimlik mesleğinin bırakılmasıyla ya da hastanın ölümüyle sona ermemektedir. Etik değerler bakımından bu verilerin ölümden sonra dahi geçerli bir sebep olmaksızın üçüncü kişilerle paylaşılmaması gerekmektedir. Bu düzenlemenin amacı hastaların hekimlerle paylaşacağı özel verilerinin üçüncü kişilere aksettirilmeyeceğini bilmesiyle hakkındaki her şeyi doğru bir biçimde hekimle paylaşabilmesine zemin hazırlar. Muhakkaktır ki hastaların ifşa edilme korkusu nedeniyle tıbbi problemlerini hekime aktaramaması hekimlik mesleğinin ve tıp biliminin temel amacına da aykırı bir hal alacaktır. Bu yükümlülük sadece hekimler için geçerli olmayıp yine bireylerin en özel verilerini paylaşmak durumunda kaldıkları avukatlar ve psikologlar için de geçerlidir. Bu bir mesleki etik kuralıdır ve mesleğin icrasında gerçek amaca ulaşılması için gerekli bir düzenlemedir. Nitekim avukatlık ve psikologluk mesleğinin etik kuralları içerisinde de bu tarz bir yükümlülük bulunmaktadır.
Hekimlerin Sır Saklama Yükümlülüğünün İhlali
Hekimler mesleki itibariyle TCK md. 6’da belirtildiği üzere kamusal görev icra eden şahıslardır. Kamusal görev icra eden kişilerin pek tabii kamu görevlisi olduğunu söyleyebiliriz. Yaygın kullanımın aksine kamu görevlileri, sadece kamu kurumlarında çalışmakta olan memurlardan ibaret değildir. Netice olarak özel veya kamu hastaneleri gözetmeksizin hekimler ve sağlık personelleri birer kamu görevlisidir. Hekimlerin hastaların kişisel verilerini üçüncü şahıslarla hukuka aykırı olarak paylaşması halinde TCK 136. maddede düzenlenen kişisel verilerin hukuka aykırı olarak yayılması ve bunun kamu görevlisi tarafından görevinin verdiği yetkileri kötüye kullanmak suretiyle icra edilmesinden dolayı hekimler suçun esas halinden değil, nitelikli halinden sorumlu tutulacaktır.
Av. Tuğsan YILMAZ
Av. Halil İbrahim ÇELİK
A. ÇABUK
Hekimlerin Hukuken Dikkat Etmesi Gerekenler başlıklı bir önceki yazımızda hekimlerin mesleki ve vicdani sorumluluklarının yanı sıra hukuki sorumlulukları ve hekimlerin hukuken dikkat etmesi gereken hususlar hakkında bilgiler yer almaktadır.
Yorum yap