Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Sep 15
Rating:
Tıp bilimini uygulamayı meslek edinen hekimlerin hakları olduğu gibi hastalara yönelik yükümlülükleri de mevcuttur. Öncelikle teşhis, tedavi aşamalarında pozitif tıbbi standartlara uyma yükümlülüğünden söz edebiliriz. Hiçbir hekim insan sağlığını tehlikeye atmaya yönelik denenmemiş, tıbbi çevrelerce kabul görmemiş tedavi yöntemlerini hastalarına uygulayamaz. Kabul gören standartlar çerçevesinde öncelikle hekimin hastayı muayene etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Özellikle eğitim ve araştırma hastanelerinde stajyer veya asistan hekimlerce yapılan ön muayene hekim için mutlak bağlayıcı olmamalı ve pek tabii ön muayeneyi de dikkate alarak hastayı bizzat muayene etmelidir. Muayene bu hususta temsil edilemeyen faaliyetler arasında yer almaktadır ve şahsen ifa koşulu aranmaktadır.
Hekim kural olarak görevini şahsen ifa etme yükümlülüğü altındadır. Hekimin temsil edilebilen faaliyetlerde (iğne yapma, kan alma, pansuman veya kan nakli) ifa yardımcısı kullanabileceğini doktrin ve Yargıtay içtihatları kabul etmektedir. Ancak hekimin kendine ait özel bir muayenehanede çalıştırdığı kişilerin fiillerinden dolayı TBK 116. madde (yardımcı kişilerin fiillerinden doğan sorumluluk) uyarınca sorumlu tutulabileceğini hatırlamak gerekmektedir. Hekimlik, uzmanlığı gerektiren bir hizmet ve bir meslek olduğundan dolayı hekimin yardımcı kişilerin fiillerinden sorumlu olmayacağına ilişkin yapması muhtemel anlaşmalar kesin olarak hükümsüzdür.
Teşhise giden yoldaki bir diğer basamak ise öykü alma yükümlülüğüdür. Öykü almakla hekim-hasta arasındaki ilişki güçlenir ve hekim hastanın geçmişte karşılaştığı hastalıklar, varsa kronik rahatsızlıkları, ailesinde görülen kalıtsal hastalıklar hakkında fikir sahibi olur. Yapılan araştırmalarda öykü alınan hastalara yönelik konulan teşhislerin yanılma payının çok düşük olduğu sonucuna varılmaktadır.
Gerekli aşamalar kaydedildikten sonra hekimin teşhis yükümlülüğü ortaya çıkmaktadır. Hastada görülen belirtiler, tıbbî deneyimler, yapılan tahliller göz önünde bulundurularak hekim hastalığı doğru bir biçimde teşhis etme yükümlülüğü içerisindedir. Teşhisin konulamadığı durumlar da olabilir. Her hastada her hastalık aynı şekilde vuku bulmayabilir, bazı belirtiler ortaya çıkmayabilir. Bu tip durumlarda ise hekim sorumluluktan kurtulabilmek adına tüm tıbbî imkânları kullanmak durumundadır. Hastaya yanlış bir teşhis konulması halinde de hekim tüm tıbbi standartlara uyduğunu, gerekli tüm tıbbî imkânlardan faydalandığını ispat etmedikçe sorumluluktan kurtulamayacaktır.
Daha spesifik bir yükümlülükten bahsetmek gerekirse, hekimin doğum öncesi teşhiste onuncu haftaya kadar ceninin rahimden ihracı ile alakalı olası tehlikeleri öngörebilmekle ve bunu ceninin ailesiyle paylaşmakla yükümlüdür. Eğer ki hekim kusurundan ve ihmalinden ötürü olası tehlikeleri öngöremez ise sorumlu kendisi olacaktır. Hukukumuz onuncu haftaya kadar kürtaj adı verilen tıbbi müdahalenin yapılabilmesine olanak tanımıştır.
Teşhisten sonraki evre tedavi evresidir. Hekimin zamanında tedavi yükümlülüğü bulunmaktadır. Acilen yapılması gerekli müdahalelerin haklı gerekçelerle yapılamamasından dolayı yine hekim sorumludur.
Ayrıca hasta reddetme hakkı bulunduğu gibi hastalarını makul bir sebep göstermeden reddetmeme yükümlülüğüne de sahiptir. Hasta AIDS, hepatit, sıtma gibi bulaşıcı hastalıklara yakalanmış da olsa hekimin bunu reddetme hakkı yoktur. Hekim ve bağlı bulunduğu hastane zaten hekime hijyenik ve steril bir ortamda çalışmasını sağlamakla mükelleftir. Bunun dışında bulaşıcı hastalıklar hekimlerin tabi oldukları mesleğin doğal rizikoları arasında yer alır ve hastayı reddetmek için makul birer sebep değildir.
Tedavi aşamasının sağlıklı bir şekilde sonuçlanması için hekimin hastaya yönelik reçete yazma yükümlülüğü bulunmaktadır. Reçete yazılırken hekimin karar verdiği tedavi metoduna uygun içerikte ve uygun dozlarda ilaç yazılmalı ve ilaç yazılırken hastanın içinde bulunduğu alerjik ve kronik hastalıklar göz önüne alınmalıdır.
Av. Tuğsan YILMAZ
Av. Halil İbrahim ÇELİK
Alper ÇABUK
Sahte İlaç Üretimi Ve Satışı Nedeniyle Ceza Davası başlıklı bir önceki sağlık hukuku yazımızda cezai mevzuatımız bakımından sahte ilaç kavramı, üretimi ve satışı nedeniyle ceza yargılaması süreci hakkında bilgiler verilmektedir.
Yorum yap