Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on Oct 10
Rating:
Nafaka kavramı, yüzyıllardır süregelen dayanışma ve yardımlaşma araçlarının hukuki yansıması olarak nitelendirilebilir. Bireyler yardıma ihtiyaç duyan hısımlarına, arkadaşlarına, sevdiklerine ahlaki ve vicdani olarak yardım etme yükümlülüğü altındadır. Sosyal devlet mekanizmasının işlevini bireylerin bir nebze üstlenmesi ile toplumda ihtiyaç sahibi birey sayısı azalacaktır. Nafaka kavramı da sözünü ettiğimiz yardımlaşma ortamının hukuk kurallarınca güvence altına alınmasıdır.
Yardım Nafakası
Herkes, kendi üstsoy altsoy hısımları ile kardeşlerine yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşmesi muhtemel durumda ise o kişilere yardım nafakası vermekle yükümlüdür. Ancak burada karşımıza kanunda belirtildiği üzere refah prensibi çıkmaktadır. (TMK 364/2) Yardım nafakası ödeyecek kişinin refah içerisinde bulunması gerekmektedir. Zira kıt kanaat ailesinin geçimini sağlayan bir kişiden yardım nafakası talep etmek kanaatimce pek âdil değildir.
Aynı zamanda belirtilen kişiler de üstsoy altsoy hısımları ile kardeşlerinden, kendilerine ait afakî bir malvarlığı olmaması koşuluyla iyi niyet ve dürüstlük kuralları çerçevesinde yardım nafakası talep edebilirler. Yardım nafakası, nafaka ödeyecek olan bireyin refah durumuna bağlı olarak, yoksulluğa düşen kişiyi yoksulluk hâlinden kurtaracak miktarda olmalıdır.
İştirak (Katılım) Nafakası
Boşanma sonrasında; diğer eş tarafından çocuğun eğitim, bakım, sağlık, sosyal harcamalarına katılmak amacıyla velayeti elinde bulunduran eşe ödenen nafakadır. Kanun koyucu, TMK(182/2) hükmünde velayeti elinde bulundurmayan eşin, çocuğun giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğunu belirtmiştir. İştirak nafakası, velayeti elinde bulunduran eşin talebiyle veya hâkim tarafından re’sen belirlenir.
Kural olarak iştirak nafakası çocuk ergin olana dek sürer. Ergin olmasıyla birlikte, eğitimine devam eden çocuğun durumu; Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2008/28037 esas ve 2009/8150 numaralı karar içtihadında yer aldığı üzere çocuğun eğitimi sona erene kadar iştirak nafakası olmaksızın ana babanın çocuğa bakmakla yükümlü olduğudur. Aynı kararda, ergin çocuğun nafaka alabilmesinin, mahkemeden alınacak olan nafaka ilamı ile mümkün olduğu belirtilmiştir.
Yoksulluk Nafakası
TMK (175/1) hükmüne göre kural olarak boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan eş, boşanma konusunda diğer eşten daha az kusurlu olması kaydıyla diğer taraftan süresiz olarak yoksulluk nafakası talep edebilir. Nafaka alan eşin haysiyetsiz yaşam sürmesi, bir başka kişi ile evlilik dışı ilişki içerisinde olması hâlinde iyi niyet ve dürüstlük kurallarını ihlal etmiş sayılır ve hâkim kararıyla yoksulluk nafakasından mahrum bırakılabilir.
Tedbir Nafakası
Boşanma davasının açıldığı tarihle birlikte, boşanma kararının kesinleşmesi arasındaki süre zarfında kusur aranmaksızın ihtiyaç sahibi eşin ve çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi amacıyla hâkim re’sen veya talep üzerine tedbir nafakasına hükmedebilir. Tedbir nafakası geçici bir nafakadır ve kural olarak karar kesinleştikten sonra tedbir nafakası sona erer.
Av. Tuğsan YILMAZ
Alper ÇABUK
Önceki Yazı İçin; Velayet Hakkı
Yorum yap