Reviewed by Av. Tuğsan YILMAZ on May 15
Rating:
Günümüz dünyasında evlilik müessesesinin hukuki otoriteler nezdinde sona erdirilmesi durumu olan boşanma, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun eşlere zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı ve evlilik birliğinin sarsılması sebepleriyle birlikte eşlerin hukuki koşulları yerine getirilmek kaydıyla anlaşmalı olarak da boşanmalarına imkan tanımasına göre, geçmişten günümüze değin çeşitli toplum ve kültürlere göre farklılık göstermek üzere boşanma davaları son zamanlarda mahkeme salonlarında en çok karşılaşılan davalardan birisi haline gelmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, somut olayın şartlarına göre eşlere zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk, akıl hastalığı ve evlilik birliğinin sarsılması sebepleriyle boşanma davası açma hakkı tanımakla birlikte, eşlerin hukuki koşulları yerine getirilmek kaydıyla anlaşmalı olarak boşanmalarına da imkan tanımaktadır. Ancak günümüzde evlilik müessesesinin geçmiş tarihe nazaran saygınlığını yitirdiğini belirtmekle birlikte evlilik müessesesinin sona erdirilmesinin önündeki güçlüklerin kaldırılarak, boşanmanın eşler yönünden sıradan bir hadise geldiği hakikatini de belirtmek gerekmektedir.
Uygulamada sıklıkla karşılaşıldığı üzere eşlerden birinin gerekçe yokken boşanmak istemesi ya da en basit tartışma ve olaylarda boşanma kurumuna başvurmak istemeleri, esasen evlilik birliğinin sarsılmasına yol açmakla birlikte, çoğu zaman da davalı tarafın boşanmak istememesine rağmen davacı eşin davası nedeniyle boşanmaya karar vermesi ve aynı zamanda karşı dava açması, bu davada da eşinin boşanmak istemesi ve kararında ciddi oluşunun boşanma kararı almaya sürüklediği görülmektedir. Böyle bir ihtimalde, eşler arasında yaşanan hadiselerin objektif bir perspektifle birlikte boşanmaya yol açacak kadar kritik hadiseler olmadığı kanaatine varıldığı takdirde, kuvvetli bir neden olmaksızın eşin boşanma davası açması, davalı taraf yönünden güven sarsıcı hareket ve evlilik birliğini zedeleyen bir davranış olarak yorumlanmaktadır.
TMK m.166/1 gereğince evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir hükmüne dayanılarak, eşin gerçek bir gerekçe olmaksızın bir boşanma davası açması veya ciddi bir gerekçe gösterilmeksizin boşanma yoluna başvurmasına karşın diğer eş, karşı dava açmakla birlikte eşin boşanma davası açmasının evlilik birliğini temelinden sarmış olduğunu ileri sürerek boşanmayı talep edebilmektedir.
Boşanma Hukuku alanındaki bir önceki yazımız: Eşini Sosyal Ortamdan Soyutlamak Boşanmaya Sebep Olur Mu?
Yorum yap